Filtrelemek…

Twitter’ın başarısının aslında metinleri filtrelemek olduğunu biliyor musunuz?

Temelde bir sosyal paylaşım platformu olan Twitter, kullanıcılarının oluşturduğu içeriği göstermek için gene kullanıcılarının oluşturduğu çeşitli filtreler (anahtar kelimeler) kullanmaktadır. Bu filtreleme ister bir kişinin kullanıcı adı olsun isterse ilgi alanınızdaki kelime grubu olsun.

Demek ki aslında Twitter’ın sunucularında kocaman bir dünya bulunuyor ama biz sadece minik bir parçasını görebiliyoruz. Düşünsenize o görünmeyen koca dünyada hangi bilgiler saklıdır veya hangi potansiyeller bulunmaktadır.

Aslında filtreleme günlük hayatımızda yaptığımız en temel işlerden bir tanesi değil midir? Beyinlerimizdeki process ettiğimiz olayları iyi-kötü veya yararlı-yararsiz diye ayrıştırdıktan sonra gözümüzün önünde tutmak ve devamın getirmek doğal bir süreçtir. Belki de işte bu karar verme mekanizması, ki ben buna filtreleme demeye devam edeceğim, bizim hayatlarımıza yön vermektedir.

Askerliğim sırasında bir arkadaşım nöbetler sırasında askerlere nasıl davranmak, neler söylemek gerektiğini sormuştu. Kendisine “insan yönetimi” ifadesinin içinde bulunduğu ve bunu çoktan öğrenmiş olması gerektiğini belirtmiştim. Zamanla bu ifadenin suçluluğunu hissettim. Oldukça samimi sorulan bu soruya verdiğim riyakar cevap aslında benim bu konudaki burnumun büyüklüğünden başka bir şey değildi. Kendimce ben bu işi çok iyi yaptığım için başkalarının yapamayacağı düşüncesiyle bencillik etmiş ve kendime saklamak istemiştim. Aslında bu benim aktaramayacağımı düşündüğüm bir tecrübe diye düşünmüş te olabilirim. Ama sonuçta arkadaşıma bir filtre uyguladım ve bendeki bilginin ona gitmesine engel oldum. Düşünüyorum da aslında filtrelemeseydim eminim öncelikle kendisi sonra da benim için çok iyi olacaktı.

Yıllar geçtikçe öğrendiğim kavramlardan bir tanesi kariyer yolunun tüm yükü sizin üzerinizde olmasına rağmen aslında önemli kavşaklarda, yani karar verilmesi aşamalarında, pek de söz sahibi olunmadığı yönündedir. Bu bir bakıma doğru durumdur. Kurumsal gelecekler, tüm çalışanlarca değil işi ve amacı bu olan kişilerce belirlenir. Verilen kararlar doğrultusunda çalışmalar şekillenir. Sonuçları ise pek tabiki zamanla görülür. İşte tam bu aşamada gene filtreler çalışır. Karar verici mekanizmaların filtreleri ve daha da önemlisi bu filtrelerin uygulanması sırasında alt kademelerdeki idarecilerin de kendi filtreleri bulunur. Tüm bu değerlendirmeler sonucunda kurumsal yapılar ve dolayısıyla da çalışanların geleceği belirlenir.

Peki şimdi buraya kadar anlattıklarımı bir soru ile renklendirelim. Kader veya karma diye bir kavramın var olduğu düşüncesiyle kariyer yolunuzdaki kararları kim veriyor? Kişinin emeğini ve kısa vadeli çalışmalarını kim yönlendiriyor? İçinde bulunduğunuz birimde 3-5 yıl sonra ne olması bekleniyor ve sizin buna katkınız ne olacak? Sizin 3-5 yıl sonra olmak istediğiniz yer ile biriminizin 3-5 yıl sonrası ne kadar paralel?

Güzel sorular değil mi?
İşte bu sorulara cevap vermek veya vermemek de bir filtrelemedir.

Bu yazı 1125 defa okundu

Ahmet Anıl Dindar
Latest posts by Ahmet Anıl Dindar (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.