NBA Finalleri Yaklaşırken
80’lerde Beyaz Gölge dizisiyle başlayan ve jeneriğinde Koç Reeves’in Şikago Boğalarının eski bir oyuncusu olduğu anlatılan diziyle Carver Lisesi spor salonunda başlayan Türk basketbol sevgisi patlaması sırasıyla Kareem Abdul Jabbar, Magic Johnson, Michael Jordan, Efes Pilsen’in avrupa kupalarındaki başarılarının ardından en üst seviyelere fırladı.
12 sene önce Mirsad ile başlayan Türk oyuncuların NBA serüveni Hidayet’in 10,000. Kariyer sayısıyla başka bir boyuta taşındı.
Mirsad’ın ateşlediği “NBA’de Türk oyuncular da oynayabilirmiş” ateşi, İbrahim Kutluay’ın başarılı denemeyecek Seattle performansına rağmen Hidayet’in Sacramento ile yaşadığı Batı konferası finali, Orlando’daki en çok gelişme gösteren oyuncu ödülü alması ve 2009’daki unutulmaz sezon içi performansına NBA finali eklemesinin yanında, Mehmet’in çok süre alamamasına rağmen şampiyonluk yüzüğü takması, başarılı geçen 2007 Jazz sezonunda All-Star seçilmesi ve Ersan’ın Milwaukee’deki stabil performansı NBA takım sahiplerinin ve takım yöneticilerinin takdirini kazandı ve 2010 draftında şeçilen Ömer ve Semih ile birlikte NBA’deki oyuncu sayımız bir ilk 5 oluşturacak kıvama geldi.
Zaten bu ivmenin geçtiğimiz dünya şampiyonasında milli takım olarak faydasını ziyadesiyle gördük.
Önümüzdeki sene, bir sıkıntı olmazsa seçilmesi beklenen Enes Kanter’in muhtemelen draft’ta ilk 5 içersinde yer alacak olması da basketboldaki yeteneklerimizin hangi noktalara geldiği konusunda güzel bir gösterge olacak.
NBA’de normal sezonun ardından playoff’ların da hızla ilerlemesinin ardından 2011 finalleri hızla yaklaşıyor.
Batı’da ülkemizde yapılan Dünya Şampiyonasının MVP’si Kevin Durant’li Oklahoma Thunder ve Marc Gasol’lü Memphis Grizzlies’in kıra kırana mücadelesinin yanısıra ciddi form düşüklüğü yaşayan ve bir mucize olmazsa elenecek Kobe Bryant’lı Los Angeles Lakers ve Dirk Novitzki’li Dallas Maveriks’in mücadeleleri devam ederken Doğu’da, genç Veyd-Labram-Boş üçlüsüyle olgun Kevin Garnett-Allen-Pierce üçlüsünün savaşında Miami şimdilik konferans finaline daha yakın duruyor.
Diğer yanda Derrick Rose’un bu sezonki muhteşem performansına Joachim Noah, ki kendisi eski tenis yıldızı Jannick Noah’ın oğludur, Carlos Boozer gibi yılzdızların da katkıları da eklenince ilk maçta tökezlemelerine rağmen Joe Johnson’lu Atlanta’yı yenip konferans finaline çıkacaklarını düşünüyorum.
Benim açımdan bu senenin diğer senelere göre en büyük farkı, çocukluğumuz ve gençliğimiz boyunca izlediğimiz Chicago Bulls’un 1998’den bu yana ilk defa bu sene finallere çok yakın olması. ‘96,’97 ve ‘98 NBA Finallerini imkanlar elverdiğince canlı takip etmiş birisi olarak Bulls’u tekrar finallerde görebilme ihtimali bile en azından haftasonu oynanan maçları kalkıp izlememe yetiyor.
NBA’deki aktif 5 temsilcimizden birisi olan Ömer Aşık da Bulls finallere çıkarsa NBA finallerinde oynamış 3. Türk oyuncu olarak tarihe adını yazdıracak(Mehmet Okur – Detroit’04, Hidayet Türkoğlu – Orlando’09).
Konuştuğum çoğu kimse artık NBA izlemek için bir sebep kalmadığını o eski yıldızların artık yetişmediğini söylüyor.
Kesinlikle haklılar ancak Michael Jordan, Scottie Pippen, Karl Malone, Patrick Ewing gibi yıldızlar kısa vadede tekrar yetişmeyecek gibi gözükse de onlar yok diye NBA izlememek halen dünyanın en keyifli basketbolunu sunan bir ligden mahrum kalmak anlamına geliyor.
Murat’ın El Classico yazısındaki hafif sitemi ve hatırlatması üzerine bu yazıyı yazmak farz olmuştu :)
Bu yazı 31917 defa okundu
- Hasdal’dan Mektubum Var - 19/12/2013
- Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları - 13/12/2013
- Ofiste Sıcak Saatler - 19/04/2013
Bir yanıt yazın