Tropa de Elite 1 ve 2 – BOPE
Birinci film, bir sosyolog tarafından BOPE polislerinin ifadeleri ve görüşmeler ile kaleme alınmıştır. Tüm hikayenin gerçek olduğu söyleniyor gayrı resmi olarak. İkinci film ise güzel bir devam filmi. Filmde iyi-kötü, dürüst-yozlaşmış kavramlarının nasıl bir birine girdiğini göreceksiniz. İnsanların ne kadar saf ve acımasız olduğunu da. İki yüzlülük, açgözlülük, çıkarcılık, şeref, hizmet aşkı,… insana dair her şey ve idealleri göreceksiniz. Mutlaka seyretmelisiniz.
Her şeyiyle çürümüş bir ülke düşünün. Fakirlik ve zenginlik arasında devasa bir uçurum. Para getiren her iş artık yaşamın bir parçası olarak görülüyor. Ne olursa olsun. Herkes diğerinin cebinden çalmak için uğraşıyor. Tek önemli şey daha çok para sahibi olmak. Uyuşturucu satıcıları, fahişeler ve kiralık katiller sıradan insanlar; “toplum bilincinin” parçaları…
Bu yazdıklarım BOPE’nin oluşturulduğu Brezilya’daki hayatı anlatıyor. İşin kötüsü yüz yıl önce Brezilya’ya gelen kölelerin özgürleştirildiklerinde yerleştikleri yer olan “fevelalar” onların kaleleri. Tüm yönetim onlarda. Burada 3 milyon kadar insan yaşıyor. Polisler sadece para almak için ya da uyuşturucu, silah ya da bilgi satmak için geliyorlar. Çetelerin ellerindeki standart silah M16, AK47, M4’ler. Kısacası tabancalar sadece sıradan keşlerin elinde var.
Herkes bu yozlaşmış ve karanlık adamlardan bıkmış durumda. Kimsenin hayat güvencesi yok. Adalet diye bir şeyin adı bile anılamıyor. Sanırım her fakir ve yozlaşmış olan ülkede olduğu gibi son çare olarak askerlere başvuruluyor. Onların sadakat ve onur duygularından dolayı yozlaşmamış hallerininden oluşmuş, işleri bir çırpıda düzeltecek bir birlik isteniyor. İşte bu da BOPE. Polisten sadece dürüst olan gönüllüler alınıyor ve iş için eğitilerek, sistem içinde ayrı bir sistem olarak kuruluyor.
“Fevela”lardan bahsedelim; dip dipe ufacık evler buralar. İki dirsek genişliğinde sokaklar düşünün ve üç beş katlı binalar, sizi görebilen 40-50 camın ortasından ilerliyorsunuz. Terasları saymıyorum bile. Ev demeye bin şahit gerek aslında, barakalar. Karşınızdaki heriflerin ellerinde orduların kullandığı silahlar var; AK47ler ve M4-16’lar. Tüm kontrol onlarda. 7/24 nöbet tutuyolar; uyuşturucu satıp, diğer işlerini güven içinde yürütüyorlar. Çelik yelek sadece sizi yavaşlatacak bir ağırlık. Her çatışma göz göze temas mesafesinde. Sadece saniyelik refleksler ve buna sahip arkadaşlarınız sizi kurtarabilir. Çeteler uyuşturucu ve yılların verdiği azgınlıkla o kadar kudurmuşki, BOPE’ye işgale uğramış bir ülkeymiş gibi saldırıyorlar. Fevelelara her girdiklerinde de, çeteler herbirini öldürüp parçalamak için saldırıyorlar.
BOPE’nin görev tanımından aşağıda verdiğim iki örnek, onlardan ne beklendiğini anlatıyor:
- Shoot to kill at criminals threatening human life
- Exterminate drug ghettos as well as its gangs
- Providing superior assault firepower in certain situations
- Armed patrols
- Crime suppression
- Resolving high-risk situations with a minimum loss of life, injury, or property damage
“Elite de trope” ve “Elite de trope 2” bu hikayeyi anlatıyor. Böyle bir yaşamda yalnız kalmış adamları. Eğer hayat film ya da romanlardaki gibi olsaydı hepsi beyaz atlar üzerinde parlak zırhlarıyla, masumları korur, kötüleri adalete teslim ederlerdi. Tabi adalet olsaydı, ya da adalet sisteminde rüşvet yemeyen bir kişi bile olsaydı. Ya da onları yolda tutacaklardan ya da kanun yapacaklardan. Belki bunlar olmasa da, kötü adamlar iyi adamları öldüremiyor olsaydı, hikayelerdeki gibi davranabilirlerdi. Gerçek hiçbir şeyi tanımayan azgın suçluların hayatları zevkle yaşadıkları bir ortamda, onların 20 de birini kazanarak, her gün yüzlerce kurşuna maaruz kalarak yaşıyorlar. Sadece onları hayatta tutan ülkelerinin bir gün düzeleceği ve bunun için deliler gibi çabalamak istedikleri. Bir de kurukafa olmanın onuru.
Bu filmi seyredince uzak bir hikaye olarak görmeyin, burası İstanbul ve hayat buna gidiyor. Diyarbakır ve Hakkari’de böyledir bile.
İkinci film birinci kadar hareketli olmasada konu ve içerik aynen devam ediyor. Seyredilmemesi ayıp olur.
Filmde kurşunlar havada uçuşuyor. Haliyle kan gövdeyi götürüyor. 13 yaşından büyüklerin seyretmesini öneririm.
Kaçırıp pişman olmayın.
Saygılarımla…
Bu yazı 2200 defa okundu
- Yeni Yılda Bir İlk, Otomatik Burç Tanıma Sadece Burada - 02/01/2012
- The Twilight Saga Breaking Dawn Part 1 Faciası - 06/12/2011
- Teknolojik Murphy Yasaları - 08/07/2011
Bir yanıt yazın