The Twilight Saga Breaking Dawn Part 1 Faciası

Öncelikle filme gitmeden önce, serinin ilk filmindeki kaliteyi beklemeniz yanlış olur.

Konu olarakta çok yavan ve sadece ilişkideki iniş çıkışlara dayalı bir film.

Bence ilk filmden gelen kredisinden beslenerek tiraj yapmış gibime geliyor.

IMDB’de verilen 4.8 lik puanlama yeterince cömert.

İlk filmde çok güzel olan Kristen Stewart ve yakışıklı esas adamımız (Vampir demeye dilim varmıyor) olan Robert Pattinson’a yıllar çoook kötü davranmış.

Breaking Dawn – Part 1’da ikisinin hiç cezp ediciliği kalmamış.

Bence, Yönetmen onları öldürüp, yerlerine geleceği görebilen Alice Cullan (Mary Alice Brandon) karakteri ile Jacob kuçukuçusunu geçirmeliydi.

Bunu dizi gibi daha çok devam filmi çekmek istiyorlarsa bence uygun seçenek olurdu.

Bir de bu kadar kötü oyunculuğa 20 milyon dolar nasıl almış bu Kristen Stewart onu merak ediyorum. Bence ondaki oyunculuk yeteneği, Nicholas Cage’in kadın versiyonu kadar.

Bu makalenin geri kalan kısmı, eski bir masaüstü RPG – FRP oyuncusunun elinden çıkmaktadır. Dolayısıyla bundan sonra okuyacaklarınız, bizim açımızdan filme bir bakıştır.

Arkadaş popüler kültüre kurban gitmemiş bir FRP dünyamız vardı, onu da aldılar ellerine maymun ettiler.

Nedir bu Twilight Allah aşkına ya. İyi ki bir Yüzüklerin Efendisi tuttu. Hollywood ve Paragöz Yazar olma hevesindeki maymunlar; peşi sıra ne kadar FRP dünyası varsa yağmalamaya ve sulandırmaya başladı. Daha başarısız bir çok yapımları olmasına rağmen, Twilight’ın gişe yapmasından ötürü en fazla yergiyi hak ettiğini düşünüyorum.

Nasıl vampirler onlar öyle ya, hele kurt adamlara ne demeli.

Bir de millet kurtadam-vampir filmine gidiyoruz demiyorlar mı deli ediyorlar adamı. Onlar artık vampirlik ve kurtadamlıktan çıkmış, ev hayvanları olmuş. Hatta abiyane tabiri ile “Totoş Vampirler”, “Köpiş Kurtadamlar” olmuşlar.

Filmin birinci filmini (Twilight) uçakta küçük bir ekranda ve bu son filmini (The Twilight Saga: Breaking Dawn – Part 1) de sinema da seyretme fırsatı bulabildim. Filmlere FRPci olarak baktığımda; birincisi, biraz düzgün olarak gözükürken, son seyrettiğim tamamıyla komedi olarak geldi bana. Yanlış anlaşılmasın; eğer komedi filmine gitmek istiyorsanız, “The Twilight Saga: Breaking Dawn – Part 1”ı seyrederken gülmekten yarıldığımdan tüm FRPcilere öneririm :)

Öncelikle birinci filmden şu repliğe bir bakalım:

Erkek : Ben çok tehlikeli biriyim.

Kadın : Olsun.

Erkek: Tahmin edemeyeceğin şeyler yaptım.

Kadın: Umursamıyorum.

Erkek: Bir çok insan öldürdüm.

Kadın: Senden korkmuyorum.

Erkek: Ben senin türünle besleniyorum.

Kadın : Senden yine de korkmuyorum.

Eğer bu replikte bir romantizm var diyorsanız, kesin bir sorununuz var demektir.

Kadın olarak kendinizi koyun ve erkek yerine de şu seçeneklerden birini koyun bakalım nasıl hissedeceksiniz: Hitler, Slobodan Miloşeviç ya da Ted Bundy (Seri katildir kendileri).

Takdir edersiniz ki bu repliğe, bu kişiler oldukça iyi uyuyor.  Bu ilişkide çarpıklık yok mu şimdi?

Tamam Hacı Bektaşi Veli, “dergahımızda aslan ile ceylan kardeştir” demiş ama bunu söylerken tutupta yiyişeceklerini düşünmemiştir eminim. Ki bu yaşananları görse, Edward’a kazığı çaktığı gibi cehenneme gönderdikten sonra Bella’yı Osmanlı Harem’ine gönderirdi (Allah var güzel hatun, hareme yaraşır bence…)

Vampirlerin davranışlarından geçtim zaten, sonuçta yazarın takdiri diyerek daha fazla sinirimi bozmak istemiyorum. Hadi vampirlerin gün ışığından etkilenmemesi olayı bariz bir gerzeklik. Ama o parlama nedir arkadaşlar ya. Yazar kadın olunca böyle oluyor sanırım. Gilmore Girls’ten bir sahne hatırladım direk: Lorelai’ın kızı evsizlere ev yapmak için projeye katılır. İnşaata gittiğinde çantasından çekici çıkarınca ne görsün; annesi o çekice pembe bir elbise yapmış ve üzerini simlerle, pembe tüllerle süslemiştir. Burdaki mantıkta aynıdır. Kimse aksini iddia etmesin. Kepaze ettiniz ulan Vampirleri.

Son olarakta aklıma gelen birkaç Twilight geyiği eklemek istiyorum:

• (Öncelikle şu sahneler hatırlanmalı, Edward birkaç kez Bellaya “Hadi” atla diyip sağa sola götürmüştür) Edward ve Bella, Cullan ailesinin yanından taşınıp kendi yaşantılarını kurmak isterler. Bu yüzden Edward, Kadıköy-Taksim arasında sırtta adam taşımaya başlar. “Taskim
  taskim, fırıl fırıl ağabeyler ablalar, trafiğe takılmak yok, tek kişilik sırtta lüküs yolculuk. Gel gel gel kalkıyoooorrr” ( Bunu gözünüzde canlandırırken Çiçek Abbas’taki şoför kıyafeti giydirin Edward’a)  :) …
• Bella’nın kıskançlık krizi: “Ben sana ne dedim Edward. Başka kadın yok. Sadece erkekler ve havyanlar olabilir. Onun dışında kimseye öyle iştahla bakamazsın. Parçalarım seni, kazığı öyle kalbine çakarım ki o dişlerin bir daha hiçbir canlının kanına bakamaz…” :)
• Edward; yavrum, sevgili vampir arkadaşım, sana bir çift sözüm var: Nimetle oynanmaz. O senin yemeğin. Yemeğe öyle şeyler yapılmaz günah günah :) …
• Bella kızına seslenir: “Yavrum ayıp, ısırma arkadaşlarını” :)
• Birlikte yaşlandıkları bir akşam, Edward Bellaya: “Hayatım valla şarap gibisin, yaşlandıkça ayrı bir tatlı oluyorsun” :)
• Edward ve Bella evlendikten sonra bir gece Edward uyanır, Bellayı kaldırır. Hanım ben çok susadım bir ısırık versene :) …

Filmde anlamadığım bir sahnede var. Edward bekarlığa veda gecesinde 2 Boz ayı ve 1 Dağ Aslanı ile geçireceğini söyler. Şimdi yazara göre bu bekarlığa veda partisi nasıl işliyor çok merak ediyorum J . Sizin yorumunuz nedir?

İyi de bu yazıyı, neden bu kadar hararetli bir şekilde yazdınız derseniz, şöyle açıklayabilirim;

Öncelikle hala damarlarımda eski bir DM ve bir Mage’in kanının dolaşması.

İkincisi bu kadar saçma vampir ve kurtadam tiplemelerine insanların bayıla bayıla seyretmesi.

Son olarakta, biraz önce düzenli seyrettiğim “Body of Proof” dizisindeki, inanılmaz zeki ve bilimsel yaklaşımlar sergileyen Megan Hunt (Dena Delay oynuyor) karakterinin, 2. Sezon 9. Bölümde “Go team Edward” demesi bardağı taşıran son nokta olması.

Silkelen ve kendine gel Eyyy Ahali…

Bu yazı 1661 defa okundu