Cehennem
Aylardır çok satanlar listesinin bir numarasından düşmeyen Don Brown’un son romanını ancak okumaya fırsat buldum. Şu aralar Superaktif okuyucularının tatil planlarında okuyacak kitap araştırması içinde olduğunu tahmin ediyorum. Bu nedenle bu yazıyı kitabı bitirir bitirmez hemen kaleme aldım.
Elimden düşürmeden iki günde 576 sayfalık romanı tek solukta okudum. 2000’li yılların başlarında Don Brown’ın tüm zamanların en çok satanlar listesinde yer alan “Da Vinci Şifresi” ve “Melekler Şeytanlar” eserlerini okumuştum. Her şey den önce itiraf etmeliyim ki kendisi iyi bir “en çok satanlar” yazarı. Okuduğum bu romanda tam bir Dan Brown klasiği.
Hikayanin baş rolünde yine simge bilimci Robert Langdon karakteri var. Yazar tarihi mekanları ve sanatsal eserlerdeki bazı sembolleri sürükleyici bir dille ve tarihi hikayelerle hamanlayarak okuyucuya aktarıyor. Hikayanin konu aldığı mekanlarda daha önce bulunmuşsanız veya yakında buraları ziyeret etmeyi düşünüyorsanız hikaye sizi kısa zamanda içine çekiyor. Ayrıca romanda geçen tarihi mekanlara, objelere ve sanat eserlerine farklı açılardan daha dikkatli bakmanızı sağlıyor. Yazarın kullanıdığı dil sürükleyici ve heyacanlı. Mümkün olduğunca tempo üst seviyede, iyi bir aksiyon filmi senaryosu tadında. Muhtemelen bir kaç yıla filmini yorumluyor oluruz.
Roman önce size Floransa ve Venediğin rönesansta şekillenmiş ve bozulmadan günümüze taşınmış atmosferinde sanal bir tur yaptırıyor. Aynı bölgeye iki yıl önce yapmış olduğum seyahati (bkz. Çiçekler Şehri Floransa) gözümün önüne farklı bir açıdan getirdi. Bende en kısa zamanda aynı seyahati tekrarlama isteği uyandırdı.
Dan Brown bu sefer romanında sembollerin incelendigi sanat eseri olarak ünlü italyan şair Dante Alighieri’nin dünyaca ünlü “İlahi Komedya” eserini kendine ana eksen olarak belirlemiş ve romanını bunun çevresinde şekillendirmiş. Romanda “İlahi komedya”ya çok fazla atıf var. Adını bir çok kez duyduğum ama ne olduğunu tam olarak bilmediğim İlahi Komedya isimli kitap ilk kez “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Pargalı İbrahim paşanın elinde kitaptan okuduğu,
“Arada kalanların… Araftakilerin… Dönenlerin, dönmek zorunda kalanların bildiği… Olduğunla, olmak zorunda kaldığın bir yer vardır… O yere aşina olanların fırtınasına da tanıdık olduğu bir uçurum kıyısı yani… “
dizeleriyle dikkatimi çekmişti. Bu romanı okuduktan sonrada, kitap alışveriş listemin en başına “İlahi Komedya”nın iyi bir çevirisini alıp okumayı ekledim.
Aksiyonun, tarihsel mekanlarda koşuşturmanın üst seviye de olduğu bir hikayenin sonunda klasik Don Brown suprizleri var. Don Brown eski kitaplarını okuyanlar bu tür sürprizleri bir parça tahmin edebilse de bizler için asıl surpriz kitabın finalinin İstanbulda Sultanahmet bölgesindeki tarihi mekanlarda geçiyor olması.
Kitabın son 100 sayfasında hikaye İstanbulda geçiyor ama tarihsel mekanları anlatımda detaya Floransa veya Venedikte geçen bölümler kadar inilmemiş. Kitabın Turkiye turizmine katkısı olacağını düşünüyorum. Özellike Ayasofya, Sultanahmet ve Yerebatana yapılan turistik turları arttıracaktır. Ben bile havalar biraz serinleyince bir hafta sonu bu bölgeye ailecek yapılacak bir gezi planımı listeme aldım. Keşke kitap Sultanahmet meydanındaki mısırdan getirilen dikilitaş, yılanlı taş,milenium taşı gibi diğer eserleri de detaylı olarak hikaye edebilseydi .
Bu yaz sıcaklarında lafı daha fazla uzatmadan okumanızı tavsiye ettigim kitap
Cehennem
Bu yazı 1803 defa okundu
- Sonunu Düşünerek Yazıya Başla - 09/09/2016
- Hıdrellez - 11/11/2013
- Cehennem - 12/07/2013
Bir yanıt yazın