Yeşil Enerji Evrimi
Bir süre önce nükleer enerji tartışmalarının Türkiye’de hararetli bir şekilde çokça konuşulduğu bir dönemde bir arkadaş sohbeti sonrası konuştuklarımı Nükleer Kaçınılmaz Cehalet Seçenek Değil adlı yazımda toplamıştım.
Sonra bu yazımı Dünya Aya, Biz Yaya!, Japonya Bu Sefer Kendi Kendine Atom Bombası Attı, Nükleer, Avrupalı Parlamenterleri de Böldü, “Çernobil Mirası” Fotoğraf Galerisi…, Nükleersiz Alman Enerji Devrimi, Japonya Depreminin 1. Yılı gibi birçok yazı ile bu konulara dikkat çekmeye çalıştık.
Ama maalesef bu yazılarımıza gelen yorumlardan üzülerek görüyorum ki insanımız Nükleer Enerjiyi tanımıyor ve kendine anlatılan hikayelere kanarak büyüyen bir ülkenin kaçınılmaz enerji kaynağı olarak görüyor, gördürülüyor.
Birçok Avrupa ülkesi enerji dönüşümünde karar kıldı. Önümüzdeki 10 yıl içinde nükleer enerji santralleri kapanacak ve yerini yenilenebilir enerjiler alacak.
Mevcut Yeşil Enerji darboğazı rüzgâr türbinlerinin azlığından ya da havanın sık sık kapanmasından değil, elektriği üretildiği yerden tüketiciye ulaştıracak hatların yetersizliğinden kaynaklanıyor. En büyük sorun,yeşil enerjinin en çok üretilebildiği yerlerdeki nakil hatlarının yeterli kapasitede olmaması. Tabi bu onların bu konuda çalışmalarına engel değil. Zira yakın bir zamanda bir mühendis rüzgar enerjisini en basit anlatımla buhara çevirerek saklayıp daha sonra kullanılacak şekilde depolamanın yolunu bulduğunu açıkladı.
İş hayatında da sıkça karşılaştığımız ve nereden bizim kültürümüze girdiği belli olmayan, bir işin nasıl yapılacağına değil neden yapılamayacağına kafa yoran boş beyinler maalesef bu konuda da ülkenin ilerlemesine en büyük engeli teşkil ediyor. “Bu konularda çalışılmalı”, “Buna da bakılmalı”, “Üniversitelerde bölümler açılmalı” diye talepte bulunması gerekenler “Rüzgar türbini ile elektrik üretmek maliyetli iş canım”, “Zaten rüzgar türbinleri kuşları öldürüyormuş, onlar da doğaya zararlıymış” gibi laflar ediyorlar maalesef.
Millet harıl harıl daha ucuz ve depolanabilir alternatif enerji kaynaklarıyla ilgili çalışmalar yürütürken, benim neslim Çernobil ve Fukişima gibi iki büyük dersi yaşamış olmalarına karşın hala Nükleer Kaçınılmaz diyebiliyorlar.
Hoş bizim hafıza problemimiz de bu konu da büyük rol oynuyor. Zira şimdi birçoğunuz yawhu yine ne oldu Murat bu konuyu neden yazma gereği duydu, yeni bir gelişme mi diyorsunuz değil mi? Yok yeni bir konu bu eski konu, unutuldu gitti, ben de sizin gibi unuttum hatta zira yukardaki linklerden de anlaşılacağı gibi birçok yazı yazmışım sonra konuyu kendi içimde muhasebeleştirip yıl kapanışı yapıp kutulayıp depoya göndermişim, tıpkı hepimizin yaptığı gibi :(
Ama bu konuyu takip sorumluluğu bizim gelecek nesillere borcumuz arada aklıma gelince burnumun direği sızlıyor, yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim.
Yazının başlığı da birçok ülke bu konuda Devrim yaparken bizimkinin Evrim olacağı ve yavaş ilerleyip yıllar alacağı hissimden kaynaklandı, hem zaten biz devrime karşıyız :p di mi?
Bu yazı 1964 defa okundu
- Trello ile Yeni Yıl Hedeflerinize Ulaşın - 16/11/2024
- 2016’da Neler Okudum - 16/01/2017
- Bir de Piri ile Gez - 09/01/2017
Bir yanıt yazın