Ve Sosyal Bir Canlı Olan İnsan…
Lisede felsefe dersinde işlenen konuları gün geçtikçe daha iyi anlıyor olmak acaba olgunluğun, yaşlanmanın bir göstergesi midir?
Hatırladığım en önemli kavram “evrensellik” idi.
Doğru nedir? Kişinin doğrusu mekan ve zamana göre değişir mi? Peki doğru, toplumlara göre değişir mi?
İlginç değil mi?
İrdeledikçe günlük konuların çoğununu irdelenebildiği bir platforma sahip oluyorsunuz bu soruları sorunca.
20 yıl önceki lise hayatımdan hatırladığım bir diğer önemli kavram da birey ile toplumun ilişkisi olmuştur. Aslında bu ilişkiyi düşüncelerimde bol miktarda irdeler ve yazılarımda da çokca değerlendiririm. Sorgulama ve gördüklerimi değerlendirme sanırım basit bir mekanizma olmuştur benim için. Bir noktadan sonra bu büyük bir keyif olmaktadır. Zira etrafımda o kadar çok vaka var ki irdelemek için her biri ayrı ayrı sonuçları içermekte olup gerçekte bana büyük renkler katmaktadırlar. Hadi bu konuda bir itirafım olsun, bu konuları irdelemeyi de seviyorum. “Araştırma konularından çok farklı değil mi?” diye sorarsanız size dün aldığım bir mail sonucunda varlığını öğrendiğim bir kişiden bahsetmek isterim; Dr. Lucile Jones. Dr. Jones, çalışma alanı sismoloji ve depremlerin etkilerinin araştırılması. Doktorasını MIT’de yapmış. Dr. Jones’u benim için ilginç kılan konu nedir biliyor musunuz? Bu bayanın lisansı Çin dili ve edebiyatı :)
İlginç bir durum değil mi? Çin dili çalışmış birisi MIT’den doktora almış ve şimdi depremleri çalışıyor. Sanırım bu başlı başına insanların farklı branşları çalışabildiğini ve sonuçlarının güzel olabileceğinin örneğidir.
Bu durumda soru şu oluyor, insan bireysel olarak başarılı olması halinde acaba içinde bulunduğu toplum da başarılı oluyor mu? Veya başarılı olduğunu düşünen birey, başarısını topluma yansıtabiliyor mu? Belki de daha önemlisi toplum başarılı bireyleri kabul edebiliyor mu? Şimdiye kadar gördüğüm örneklere bakarsam bu sorunun kesin ve tek bir cevabı bulunmamaktadır. Zira, gelişmekte olan toplumlarda çok uç örnekler olduğu için kati çizgilerle ayrılmış sınırlar, kurallar bulunmamaktadır. Ve işte bu durumdan dolayı gelişmekte olan toplumlarda psikolojisi şaşmış “başarılı” o kadar çok adam var ki inanın ben her gün örneklerini görüyorum.
Ve işte bu örnekler kendilerini toplumda soyutladıkları için zavallı hayatlar yaşamak zorunda kalıyorlar. Burada iki taraflı değerlendirme yapmak çözüm yolunu açacaktır diye düşünüyorum. Aksi halde sadece sonsuz bir döngü ortaya çıkmaz mı?
Bu yazı 2492 defa okundu
- Hoca Ne Düşünüyor? - 29/08/2014
- Türkiye’deki Yükseköğretimin Evrimi - 22/08/2014
- Ders Vermek… - 01/08/2014
Bir yanıt yazın