Mahkeme Celbi: Tecavüze Teşebbüs Davanıza Bekleniyorsunuz
Superaktif in gönderdiği mesajı okuduğum sırada, Antalya’dan İstanbul’a dönüş yolundaydım. Süperaktif mesajında benim yedekte olan yazımı da yayınladığını önümüzdeki hafta için yeni yazı bekledini söylüyordu. Antalya seyahatim uzadığı için bu sefer biraz hazırlıksız yakalanmış olmanın rahatsızlığı içinde uçağa bindim. Süperaktifin şirketinin insanı menisküs etmek üzere tasarlanmış koltukları olan uçağına bindiğimde bu hafta sizlerle ne paylaşacağımı düşünmeye başladım.
Beni yakından tanıyan okuyucularım bilirler. Dört beş aydır, İstanbul Antalya arasında mekik dokuyorum. Bana araba hediye eden ama daha sonra benim o anda orada olmamı fırsat bilerek hediyemi başkasına veren sevgili patronumun Antalya limanının satın alması sonucunda Antalya limanın bilgi işlem altyapı çalışmaları için bir süredir bu göreve memur edildim. Antalya limanına gide gele bir çok ilginç insan ve hikaye tanıma fırsatım oldu. Bu günkü yazımda bunlardan birisini sizinle paylaşmak istiyorum.
Antalya liman alanı biraz parçalı bir yapıya sahip yani diğer bir deyişle iç içe geçmiş bir kaç rıhtımdan oluşuyor. Ana yükleme rıhtımınn hemen yanında balıkçı barınağı ve serbest bölge rıhtımı bunların yanında TMO’unun rıhtımı bulunuyor. Bize ait olan yolcu ve genel yük rıhtımı ise denizden 150 mt uzakta ama karadan ulaşmak istediğinizde 2-3 Km uzaklıkta olan birbiri içene geçmiş ilginç bir yapı oluşturuyor.
Liman alanında alt yapı durumunu incelerken yolcu rıhtımın karşısındaki alana geldik. 150 mt karşıdaki bize ait olan yolcu rıhtımına ulaşmak için komşularımızın arazisinden geçemediğimiz için kılavuz gemilerinden birini çağırdık. Karşı rıhtım alanı ile ana rıhtım alanının netwörkünü nasıl birbirine bağlayacağımızı yanımızdakilerle tartışırken kılavuz motoruna bindik.
Kılavuz motorunda karşıya süren kısa yolculuğumuzda yanımızdaki heyette limandan bile daha uzun süredir orada çalışan Olgun abimize takılmadan edemedim.
“Abi şu serbest bölgedekilere söylesende şuradan bir hat çeksek birçok uğraştan kurtulacağız” dedim.
Olgun abimiz homurdanarak “ben serbest bölgenin genel müdürü olan kadınla mahkemelikim hayatta böyle bir çözümü aklına getirme” dedi.
Bende bunun üzerine “Abi boşver mahkemeyi gel beraber gidelim konuşalım. Şuradan küçük bir geçiş izni isteyelim hem bu devirde ne mahkemesiymiş bu böyle” dedim.
Olgun abi kızararak “Tecevüze teşebbüsten mahkemeliğim ben o kadınla” diyince
“Ohaaa!!!” kelimesi gayri ihtiyari ağzımdan çıkıverdi.
Abimiz neredeyse 60 yaşında, bir o kadar hoş sohbet ve efendi birisi ama böyle bir cevabı kendisinden hiç beklemiyordum.
Abi nasıl tecavüz ettin kadına demeden başladı anlatmaya.
Yıllar önce şu anda sahibi olduğumuz liman bölgesi özelleştirildiğinde serbest bölge ile aramızdaki balıkçı barınağı diye adalandırılan bir kaç yüz mt2 lik alan bizim yönetimimize tahsis edilmiş.
Fakat her nedense devlet attğı imzanın ne olduğunu unutsa gerek daha sonra aynı alanı bir kez de serbest bölgeye tahsis edince vukuatın başlangıcı olmuş.
Aradaki bu bölgenin kimin olacağı sorunu baş gösterince bizim limanda en uzun süredir çalışan Olgun abimize ve ekibine aradaki bölgeyi zapt etme emri verilmiş.
O da bir minibüs dolusu amele ve araçla ilgili bölgeye işgal için taarruza geçmişler.
Yazının başında da belirttiğim üzere Olgun beye orada çalışan en eski ve herkesçe bilinen birisi. Bunlar karşı bölgeye geçtiklerinden beklenenin aksine büyük bir sohbet ve ikramla buyur edilmişler. Gel çayımızı iç hoş geldin vs.
Abimiz ben buraya sizi işgale geldim, bana müdahale edin de sorun adliyeye taşınsın orada kadı hükmünü versin dediğinde “Abi boşver kadıyı madıyı gel soğuk ayranızmızı iç o zaman demişler.”
Abimiz araçtan tel örgüleri direkleri indirtmiş. Araziyi zapt etmeye başlayacaklar herşey tamamda eldeki aletleri çalıştıracak elektirik olmayınca bir şey yapamaz durumda orada öylece kala kalmışlar.
Bunun üzerine yüzsüzlüğün dibine vurarak ya şu kablonun ucunu elektirik fişine takında bizde burayı iyi ce çevirelim deyince orada film kopmuş. İşin ciddiyeti anlaşılınca olay önce serbest liman müdiresine oradan da medya eşliğinde karakolluk olmuşlar, ve böylece problem zaman içinde mahkemeye intikal etmiş.
Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra abimiz limandaki işleri ile meşgulken eve resmi bir mahkeme davetini postacı getirmiş ve yengeye teslim etmiş. Yenge yazıyı eline aldığında boşanmak için doğrudan kadının yolunu tutmadıysa abimize bunca yılın hatırına bir fırsat tanımak istemiş olmasındandır. Çünkü zarfın üzerindeki iddia öyle pek de yenilir yutulur cinsten değilmiş. Bir önceki yazımızı okuyan okuyucularımız sarı zarfı yazan memurların ne kadar ketum davrandığını iyi bilirler. Olgun abimizin gelen zarfın esrarını çözmesi iki gününü almış. Bu sürede başta yenge ile sonrada çevresinde yaşadığı travmayı atlatması pek de kolay olmamış. Şu anda işlediği suçtan her ne kadar ceza alacak olsa da en azından derdini yengeye anlatabilmiş olmanın huzuru içinde.
Gelen zarfın üzerinde tam olarak ne yazıyor diye sorduğumda. Bana sizin eve böyle bir ibare olan zarf gelseydi sen ne yapardın diye kontra soruyla cevap verdi.
Bende zarfın üzerindeki yazıyı sizle paylaşmadan önce siz nasıl davranırdınız diye soruyu size soruyorum. Sarı zarf;
Mahkeme Celbi: Tecavüze Teşebbüs Davanıza Bekleniyorsunuz
Bu yazı 3203 defa okundu
- Sonunu Düşünerek Yazıya Başla - 09/09/2016
- Hıdrellez - 11/11/2013
- Cehennem - 12/07/2013
Bir yanıt yazın