Temeli Üretime Dayanmayan Ekonomiler, Eninde Sonunda Batar!!!
Ülkemizin siyasi temposu malumunuz, kimin eli kimin cebinde belli değil. Din şemsiyesi altında türlü türlü ilişkiler, el altından yürütülen kirli işler ayyuka çıkmış durumda. Haberlerin biri bitmeden diğeri gündemi sarsarken, borsanın ve ekonomimizin hareketleri de oldukça kıvrak oluyor. Son okuduğum habere göre yolsuzluk operasyonları başladıktan sonra Türk Lirası 17 günde ortalama %20 değer kaybetmiş. Bu rakamların Türkçe meali cebimizdeki 100 TL nin artık 80 TL olduğu.
Ancak dikkatimi çeken bir durum varki artık benim bu durumu bünyem kaldırmıyor. Ülkemizin iktidar partisi siyasi karakterlerinden herhangi birisi konu ekonomiyi gelince öyle pembe tablolar çiziyorlar ki sınırden tepiniyorum. Bu açıklamalar yapılırken tabiki çeşitli rakamlar, ekonomik terimler, grafiksel veriler vs kullanılıyor. Ekonomiyi bilim olarak değerlendiremeyen halk ta (ki bu gayet normal) maalesef bu tabloların gerçek yüzünü yorumlayamıyor.
Benimde maalesef bilimsel olarak ekonomiyi yorumlayacak kadar bilgim yok, bu yüzden rakamsal veriler ve grafikler sunmayacağım. Fakat medyada ekonomi profesörü gibi yalan yanlış bilgiler veren siyasetçilere de artık sus pus kalmak istemiyorum. Bu yüzden yorumlayabildiğim ve gözlemlediğim kadarıyla şunu bağıra bağıra söylemek istiyorum:
Temeli üretime dayanmayan ekonomiler, eninde sonunda batar!!!
Nasıl mı??
- Eğer ülkenizde uygulanan popülist ve kısır politikalar nedeniyle oluşan bütçe açıklarını kapatmak için amacı paradan para kazanmak olan uluslararası sıcak paraya ihtiyaç duyuluyorsa, bu parayı özendirmek için faiz oranları artırılır.
- Ancak bu durumda da vergi gelirlerinin artması insanların daha çok tüketmelerini gerektirir. Bunun içinde hizmetler sektörü geliştirilir.
- İnsanların geliri düşmesin, işsizlik artmasın, kısa vadede istihdam yaratılsın diye inşaat sektörüne ağırlık verilir ve bol bol bina dikilir
- Kamu yatırımları ve harcamaları artar
- Bu arada ekonominin daralması ile finansal piyasaların ağırlığı artırılmakta, ithalatın ucuzlamasıyla cari denge bozulmakta, işsizlik artmakta, doğrudan vergi gelirleri de düşmektedir.
- Devletler artan kamu harcamalarını aldıkları borçlarla ve dünyada dönen sıcak para ile bir müddet kapatmaya devem eder. Tabii ki ülkemiz insanları da aynı şeyi yapmaktadır
- Ve bir gün insanlar, tüketim çılgınlığıyla aldıkları evlerin, otomobillerin, kredi kartıyla yaptıkları harcamaların borçlarını ödeyemez hale gelirler
- Devletler de katlanan borçlarını, aldıkları yeni borçlarla kapatamaz hale gelirler
- Ve kriz önce kaygan bir zemini olan finansal piyasalardan başlar
- Bu da krizin etkisini iyice artırır ve dalga dalga sıkı ekonomik ilişkide bulunduğumuz bütün ülkelere yayılır.
Ülkemizin de bizzat uyguladığı bu “sıcak para” politikası nedeniyle bu yukarıda ki 10 madde birbir yaşanmaktadır, ve maalesef önümüzdeki yakın gelecekte de etkisini artırarak hissettirecektir. Para dışarıdan hazır bir şekilde geliyorsa, birgün geldiği gibi geri dönecektir (finans). Ancak para içerde üretim ile yoktan var ediliyorsa, geri döneceği yer yine var edildiği yer olacaktır (ekonomi). Bu yüzden kısaca şunu büyük harflerle yazmak istiyorum:
HAZIR PARA İLE EKONOMİ DEĞİL FİNANS YARATILIR. BİR ÜLKEYİ AYAKTA TUTAN ŞEY İSE JÖLE KIVAMINDAKİ FİNANS DEĞİL, TEMELİ ÜRETİME DAYALI KAYA GİBİ SAĞLAM BİR EKONOMİDİR.
Bu yazı 1325 defa okundu
- Lentokonesuihkuturbiinimoottoriapumekaanikkoaliupseerioppilas - 17/03/2015
- Japonya(2): Yokohama, Suşi, Wasabi - 14/01/2015
- Japonya (1): Türk’ün İlk İmtihanı - 08/09/2014
Bir yanıt yazın