Heybeliada Prens Adaları

Heybeliada_track_1Merhabalar Efendim :))

Uzun zamandır yazmak istediğim ancak ihmal ettiğim gezi yazı dizilerime geri dönüş yapıyorum sonunda :)) Öncelikli olarak bu yaz yaptığımız yurtiçi gezilerinden bahsedip ardından yurtdışı seyahatlerimizi sizlerle paylaşacağım. Bu yaz İstanbul Prens Adalarını keşfetmeye karar verdik. Elbette bu adalara daha önce gitmiştik, ancak bu sefer keşfetmeye gittik :) Bütün adaların çevresini yürüyerek dolaşmayı kafamıza koyduk ve yaptık. Deli misiniz? demeyin, çünkü öyleyiz :p Aktif, dinamik, heyecanlı bir çift olduğumuzdan ötürü bu bizim için inanılmaz bir durum değil tabi ki. 30 Haziran 2013 Pazar günü Bostancı’dan gerekli nevalelerimizi sırt çantamıza doldurarak Şehir Hatları vapuruyla adaya ulaştık.heybeliada_iskele_2 Piknik alanlarının bulunduğu Çam Limanı tarafından değil de tam tersi istikametten yürümeye başladık. Arada dinlenme molası vererek adanın çevresini yürüyerek tavaf ettik. Denize girmek için çeşitli yerler var ancak bize cazip gelmedi, Marmara’nın temizliği de tartışılır zaten. Piknik alanlarına giriş ücretli olmuş, yürüyerek geçmek istedik, o bile ücretliydi, kişi başı 4TL yanılmıyorsam. Başka yol olmadığı için oradan geçmeniz lazım, bence saçma bir uygulama olmuş, yürüdüğün yola bile para vermek zorundasın. Tabi ki biz keçiliğimizi kullandık ve ormanın içinden patikalardan geçip başka yola çıktık. Teknoloji sayesinde yürüdüğümüz rotayı da çıkardık efendim :))

Şimdi de keşfettiğimiz adayla ilgili bilgilerimizi paylaşalım sizlerle :)

heybeliada_begonvil_3Heybeliada, İstanbul’un Büyükada’dan sonra en büyük adası ve İstanbul Prens Adalarının en yeşil adası. Eski adı Yunanca bakır anlamına gelen Halki. Heybeli yaz-kış nüfusunun en kalabalık, gidiş-gelişin en yoğun olduğu ikinci ada. Adanın isminin sebebi, uzaktan bakıldığında yere bırakılmış bir heybeye benzemesi. Ada, İstanbul’un en çok rağbet gören sayfiye yerlerinden biri. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil, Bahriyesi, Sanatoryumu, Ruhban(Papaz) Okulu gibi kurumlarıyla da ünlü.
Heybeliada_Ruhban_6Adanın nüfusu 7 bin civarında. Ancak yaz mevsimlerinde bu nüfus birkaç kat artmakta. Yazları günübirlik gelen ziyaretçilerin sayısı da oldukça fazla.

Diğer adalara olduğu gibi Heybeliada’ya da vapur seferleri 19. Yüzyıl ortalarında yapılmaya başlanmış. Zengin Rumlar’ın yaşadığı adada, Bahriye’nin de bulunması nedeniyle önemli miktarda Türk nüfus da yaşamış. Kurtuluş savaşı ve mübadele sırasında diğer adalar gibi sakinleşen Heybeliada, 1950’li yıllarda yeniden canlılığını kazanmaya başlamış.

heybeliada_koy_4Adanın eni 2700 metre, boyu 1200 metre ve ada, İstanbul adalarının orta yerinde bulunmakta. En yükseği 140 metreye yaklaşan dört tepesi var. En yüksek tepe Değirmentepe (136 metre). Diğer tepeler, Taşocağı Tepesi, Makarios Tepesi ve Ümit Tepesi. Eski adı Papaz Tepesi olan bu tepe 85 metre yüksekliğinde olup üzerinde Papaz Okulu bulunmaktadır. Adada 4 de liman var. Güzel bir koyda bulunan Çam Limanı ile Bahriye Limanı bunların en önemlileri. Adanın önemli yapıları, Bahriye Okulu, Aye Ofemya Ayazması, Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu (Kuruluş: 1924), Heybeliada’nın ünlü sakinlerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi, Abbas Halim Paşa Köşkü, Papaz Okulu. Heybeliada, fetihten bir zaman sonra, Rum nüfusun başlıca dini eğitim merkezi olmuştur (Dünyevi eğitim merkezi Fener’de kaldı). Din adamı adayları Yunanistan’dan ve Rumlar’ın bulunduğu her yerden buradaki Ruhban Okulu’na okumaya gelirdi. 1970’lerde Türk hükümetiyle Rum Ortodoks Patrikhanesi arasındaki bazı anlaşmazlıklardan ötürü buradaki eğitim faaliyetlerine son verilmiş. Ortodoks Rum dini kurumlarının yanında 1940’larda yapılmış Beth Yaakov sinagogu bulunur. Adanın kuzey kıyısında da Hidiv ailesinden Sait Halim’in kardeşi Abbas Halim Paşa’nın konağı halen ayakta. Bu yapı aynı zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı yer.

Heybeliada_TerkiDunya_5Askeri bölgenin içerisinde iki adet tarihi kalıntı bulunmakta. Birincisi Türkler’in fethinden önce yapılmış son ve Adalar’daki tek Bizans Kilisesi, Kamariotissa. Kiliseyi son İmparatoriçe Maria Komnena’nın yaptırdığı sanılıyor. İstanbul’da Fener’deki Aya Maria dışında, dört yapraklı yonca modeline göre yapılmış tek kilise bu. Bu kıyıda Aya Yorgi (Ayios Yeorgios) Manastırı, Çam Limanı’nın batı ucunda Tarik-i Dünya Manastırı var.

İkinci ilginç kalıntı İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in elçisi Edward Barton’ın mezar taşı. Üzerinde –imla yanlışları da olan- Latince bir kitabe ve Barton’ın aile arması var. Bu tarihi eserler askeri arazide olduğu için özel izin alınmadan görülemiyor.

Adadaki, birine “Büyük Tur”, diğerine “Küçük Tur” denilen iki tur yolunda, yaz mevsimlerinde eşek ve arabalarla turlar yapılır. Küçük Tur’a, Aşıklar Turu da denmekte. Heybeliada da, İstanbul’un diğer adaları gibi, motorlu araçtan arındırılmış.

Ahmet Rasim’in yeğeni Yesari Asım’ın “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık” şarkısı adadaki herşeyden daha meşhur sanırım.


Ulaşım:

Heybeliada’ya İstanbul Şehir Hatları, İstanbul Deniz Otobüsleri, Mavi Marmara, Prens Tur, Dentur, Turyol firmaları düzenli olarak sefer düzenlemekte. Bostancı’dan kalkan motorlar yaklaşık 25 dakikada adaya varırken, Kabataş’tan kalkan vapurlar 1 saat 10 dakika, Kabataş’tan kalkan deniz otobüsleri yaklaşık 40 dakika, Kartal’dan kalkan motorlar ise yaklaşık 30 dakikada adaya varıyor. Heybeliada’ya sefer yapan firmalar genelde yaz ve kış olarak 2 tarife kullanmakta. Bu seferlerin sıklığı da hafta içi ve hafta sonu günlerde değişmekte. İlgili seferler tarifeler kullanılarak takip edilebilir.

Bu yazı 2103 defa okundu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.