Kaleiçi Lara Antalya 2/6
Şelale gezimizin ardından Lara’daki otelimize doğru yola koyulduk. Otele yerleştikten sonra hemen deniz kenarına gidip serinlemeye karar verdik. Otelden önerdikleri tesise gidip kızgın kumlardan serin sulara bıraktık kendimizi. Geçen seneki tatilimizde de bizimle olan sevgili Gültekin, bizim Antalya’ya geleceğimizi duyunca, Antalya’ya gelmeye karar verdi. Uçakla Antalya’ya gelen Gültekin’i 
havaalanından karşıladık ve tatilimize ortak ettik :) Deniz sefamızın ardından otelde hazırlanıp akşam yemeği için Antalya Kaleiçi’ne gitmeye karar verdik. Otobüsle Kaleiçi’ne yakın bir yere kadar gidip oradan yürüyerek şehri keşfe başladık. Tam benim seveceğim gibi dar sokaklarda bulunan güzel eski evlerle dolu eski bir liman kenti.
Kaleiçi, Antalya’nın Muratpaşa ilçesi sınırları içerisinde yer alan deniz ve kara surları tarafından kuşatılan kent merkezine verilen isim. Kaleiçi’nin sokakları ve yapıları Antalya tarihinin izlerini günümüze kadar getirmekte. Eski evlerin önemi sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda insanların yaşam şekli, davranışları, gelenekleri ve sosyal yönleri konusunda da çok yararlı bilgiler aktarmakta. Kaleiçi’nin sokakları dar. Çoğunlukla limandan yukarılara doğru, dış surlar yönünde uzanır. Evler sahiplerinin ekonomik güçleri ve kullanılış amaçlarına göre farklılık gösterebilmekte. Fakat ortak özellikleri çok. Genellikle yığma taştan ve ağaç bağlantılı olarak yapılmışlar. Hepsinin bir sokak cephesi ve bir de sokak görmeyen bahçesi bulunuyor. Sokağa bakan yüzde, ilk katta çok az pencere var. Üst katta ise “Cumba” denilen ve hem ev, hem de sokak mimarisine uygun olarak yapılmış çıkmalar var. Bu çıkmalar ağaç süslemelerle bezenmiş. Evlerin merkezini, zemin katta, bahçeye açılan ve taş zeminli “Taşlık”lar oluşturuyor. Bu taşlıklarda ağaçtan dinlenme kanepeleri var. Buralardan zemin kattaki odalara geçilebildiği gibi, üst kata da bir merdivenle ulaşılıyor. Zemin kat evin daha çok hizmet bölümü. Depo, mutfak gibi görevi olan odalar burada. Üst kat ise yaşam için. Üst katın odalarının pencereleri daha büyük olduğundan dolayı daha aydınlık. Çoğunlukla bu odalarda üst üste iki sıra pencere var. Üst pencereler camsız olup ağaç kafeslerden oluşmakta, alt pencereler açılıp kapanabilir türde. Cumbaların üst pencerelerinde küçük boyutta ve genellikle renkli camlar bulunuyor. Kaleiçi’nde birçok ev aslına uygun restore edilmiş. Kaleiçi günümüzde, eğlence yerlerinin, pansiyonların, restoranların, hediyelik eşya satan dükkânların ve antika halı satan mağazaların bulunduğu bir turizm merkezi olmuş. Ayrıca Kaleiçi’nde bulunan tarihi camiler arasından en ünlüsü, Antalya’nın da simgesi olarak görülen Yivli Minare Cami. Kaleiçi sokaklarını gezdikten sonra yemek için Pilavcı Uğur’u seçtik. 
Aslında önce bir mekana girip sipariş verdik fakat 40 dk beklediğimiz halde gelmeyince sinirlenip kalktık. Pilavcı Uğur’un ayran ve pilavı muhteşemdi, tavsiye ederiz :) Ardından arkadaşımız Murat’la buluşup sahile nazır kahve içip sohbet ettik. Vee gecenin finalinde geç saate kadar saatte bir otobüs olduğunu öğrendiğimiz için durağa doğru yola koyulduk. Durakta çok uzun süre bekledikten sonra sinirlenip taksiye bindik. Bu konuda
Antalya belediyesini kınıyoruz, yanlış bilgi verdiği için. Bu yorucu ilk günün ardından otelimize gidip iyi bir uyku çektik. Ertesi gün için planımız sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yapıp denize girip öğlen otelden ayrılıp Kemer’e doğru yola çıkmaktı. Gece Uğur’un buna çok inancı olmasa da planımızı benim zorumla gerçekleştirdik. Oteldeki güzel kahvaltımızın ardından sahildeki halk plajından dümdüz denizde 1 saat yüzdük :)
Yüzerken tepemizden geçen uçak manzarası da enteresan oldu doğrusu.
Havaalanı yakınında olduğumuz için sürekli tepemizde uçaklar dolanıyordu. Bu arada Lara, Türkiye’nin en uzun kumsalına sahip. Otelden ayrıldıktan sonra Gültekin’in bahsettiği meşhur Şişçi Ramazan’a gittik.
Her ne kadar aç değiliz de desek biz obur bir çiftiz tabi, oraya kadar gitmişken yemeden olur mu? Olmaazzzz :) Ortaya herşeyden alıp tadına baktık, Antalya’nın tahinli değişik bir piyazı, farklı usuldeki şişini çok beğendik. Şişçi Ramazan’daki garsonlarda çok hızlıydı. Küçük bir dükkan ama çok sayıda garson var. 
Tabi biz erken saatte gittiğimiz için kalabalık değildi, hatta bizden başka kimse yoktu. Bu güzel yemeğin ardından tatilimize devam etmek için Kemer yoluna koyulduk..
Bu yazı 1786 defa okundu
- Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti - 08/05/2015
- Herkül: Özgürlük Savaşçısı - 20/03/2015
- Cehennem Melekleri 3 - 11/03/2015
Bir yanıt yazın