Kapadokya – Güzel Atlar Ülkesi – 3 / 3
Kapadokya turumuzda bir önceki gün yapamadığımız kahvaltının acısını çıkarmak için erkenden kahvaltıya indik, güzel bir kahvaltının ardından son günümüzde Göreme Açık Hava Müzesi’ne doğru yola çıktık.
Yaşamın peri bacaları ile iç içe sürdüğü Kapadokya’nın şirin beldesi Göreme’nin tarihi anlamda en önemli yeri Göreme Açıkhava Müzesi.
Müze kaya içine oyulmuş manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, mutfaklar ve yaşam alanlarından oluşmakta. Bu bölge Hıristiyanlık tarihinde önemli bir kişi olan Kayseri Piskoposu Aziz Basil tarafından 4. yüzyılda bir dini eğitim ve düşünce merkezi olarak kurdurulmuş.
Hıristiyanlık düşüncesine bir çok yenilik getiren Aziz Basil’in fikirleri ilk olarak burada öğretilmeye başlanmış. Kapadokya’da manastır hayatı 1000 yıl kadar sürmüş. Hemen müze girişinde bulunan bu ilk yapı Rahibeler manastırı.
Yani kız öğrencilerin eğitim gördüğü yer. İçinde yemekhanesi, mutfağı, şapeli, kilisesi bulunan 7 katlı büyük bir kompleks. Katlar birbirine tünellerle bağlanmış. Rahibeler manastırının hemen karşısında rahipler manastırı bulunuyor. Yani erkek öğrencilerin okulu. Rahipler manastırı da yine rahibeler manastırı gibi çok katlı bir yer ama katlar arası geçiş doğal yıkıntılar nedeniyle kapanmış. Burada Aziz Basil Şapeli, Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Azize Catherine Şapeli ve Çarıklı Kilise bulunuyor.
Buradaki gezintimizi tamamlayınca Kapadokya’nın olmazsa olmazlarından Onyx Atölyesi’ne varıyoruz. Burada onyx taşıyla bir ürünün nasıl yapıldığını izleyip taşın cinsiyle ilgili gerekli bilgiler edindikten sonra insanlar takı bölümünde alışveriş yaparken biz de Uğur’cuğumla zevklerimiz konusunda mütalaada bulunduk :) İnsanların alışverişi bitene kadar biz de yolun karşısındaki
Güvercinlik vadisinden Uçhisar kalesini seyrettik ve fotoğraf çekimimizi yaptık. Ve bu görüntüler sadece bizde var :))
Ardından öğle yemeği için Ortahisar’daki Müze Restoran’a gittik ve son derece lezzetli bir yemeğin ardından buradaki güzel müzeyi gezdik. Dolmush Bike isimli ilginç bir alet gördük Ortahisar’da. Herkes yanyana oturup pedal çeviriyor ve bir yandan içeceğini yudumluyor.
Evetttt artık İstanbul’a dönüş zamanı. Yaklaşık 2 gibi yola koyulduk, ancak dönüş trafiğine takıldık, Şereflikoçhisar’daki yol inşaatı yüzünden 1,5 saat çok kısa bir mesafe alabildik. Son durağımız olan Tuz Gölü’nde gerekli fotoğraf çekimlerimizi yapıp o atmosferi gördükten sonra tekrar dönüş yoluna koyulduk.
Bolu’da verdiğimiz son molada köftelerimizi yedikten sonra çile yolu olan İstanbul yoluna koyulduk. İzmit trafiğini de bir güzel yedikten sonra gece 02:30 gibi eve ulaşabildik.
Herkes trafik olur diye düşünmüş ve Pazar günü yola çıkmış sanırım. Neyseki ertesi gün tatildi ve erken kalkmayacaktık :)
Son derece keyifli, adrenalin dolu bir tatildi. Tatilimize renk katan Birol-Emel çiftiyle oğulları Oğuz’a ve Aydemir-Neşe çiftine teşekkür ediyorum :)
Kapadokya – Güzel Atlar Ülkesi, gidip görülmesi gereken şahane diyar :)
Kapadokya – Güzel Atlar Ülkesi – 1.gün
Kapadokya – Güzel Atlar Ülkesi – 2.gün
Bu yazı 2600 defa okundu
- Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti - 08/05/2015
- Herkül: Özgürlük Savaşçısı - 20/03/2015
- Cehennem Melekleri 3 - 11/03/2015
Bir yanıt yazın