Ahmet Anıl Dindar
Akademisyen, mühendis, araştırmacı, babacık, havacılık aşığı, programcı ve "a-m-a-t-ö-r" Bloguma http://ahmetanildindar.blogspot.com.tr/ adresinden erişebilirsiniz.
Akademisyen, mühendis, araştırmacı, babacık, havacılık aşığı, programcı ve "a-m-a-t-ö-r" Bloguma http://ahmetanildindar.blogspot.com.tr/ adresinden erişebilirsiniz.
Serbest saatli çalışma tarzı giderek yaygınlaşıyor. Hatta büyük şirketler bile bu konuda bir takım tavizler vermeye başladılar. Ancak bazı çalışma alanları var ki bunlar açıkçası serbest çalışma imkanı olmazsa başarı sağlayamazlar. 2001-2010 arasında içinde bulunduğum çalışma ortamı buna bir bakıma örnektir. Sanırım akademik kurumların hemen hepsi buna bir örnektir. 09:00-17:00 …
İstanbul’a geldiğimde imrendiğim bir olay vardı, işyeri evine yakın insanları şanslı bulurum. Bundaki en büyük etmen tabiki 10 yıldır ev-iş arasında harcadığım 3-4 saatlik süredir. Evim Anadolu yakasında, (eski) işimse Ataköy’deydi. Başlarda oldukça eğlenceliydi ama zamanla çok can yakıcı bir hal aldı. Düşünsenize okuldan çıkıyorsunuz ve evde ayaklarınızı uzatmanız için …
Daha geçen günlerde belirtmiştim kalabalık ortamlarda çalışmak beni daha da motive ediyor diye ama sanırım dün kendimle çeliştim. Koşuyolu Starbucks ortamı ve konumu ile benim çok hoşuma giden bir yerdir. Hem açık alanı vardır, hem de üst katta geniş bir masası. Dün öğleden sonrasında küçük adamı anneanneye ve eşimi Kadıköy’e …
Merak etmişimdir huzurlu çalışma ortamı diye bir yer var mıdır? Yoksa aslında çalışmak için huzurun aranması yanlış mıdır? Evinizde, ofisinizde sizi motive etmesi için masasının veya bilgisayarın üzerine minik oyuncaklardan koyanlardan mısınız? Bugüne kadar benim tercihim çalışmak için huzurlu ortam yaratmak yönünde olmuştur. Eğer ki defter/kitap ile çalışacaksam geniş bir …
Globalleşme ve dünya ile beraber anında yaşamak benim için çok ilginç kavramlar olmuştur. Hatırladığım en eski dünya ile entegre olma anım; ilkokul sırasında eve dönerken gördüğüm 1970’lerden kalma bir Honda’ydı. Televizyon denen o muhteşem cihazda görmüştüm Tofaş, Ford ve Renault dışında başka arabaların da bu dünyada olduğunu. Ama o arabalardan ilk defa …
Zamanın tanımı belki asırlar önce yapılmıştır ancak eminim ki dünya üzerindeki her bir kişinin de zaman tanımıdır var. Zaten zaman diye tanımladığımız şey aslında istenen ve istenmeyen şeyleri yaptığımız konular gerçekleştirdiğimiz süreçler değil midir? Olaya biraz daha dikkatli gözle bakarsak aslında zamanın insanın ruh haliyle değişiklik gösteren bir kavram olduğunu …
Bir süreçtir herşey. İnsanın aklına ilk düştüğü andan itibaren herşey sadece bir sürecin parçasıdır. Ve daha da önemlisi süreç nasıl geçerse geçsin, herşeyin bir sonu vardır. Sonsuza kadar giden ne var şu hayatta? Düşünün, bir er kişi elindeki bilyeyi yere bırakıp ayağıyla itse bile bilye mutlaka bir yerlerde duracaktır. Elinizde …
Dinamik bir dünyada yaşadığımı düşünüyorum. Zamanın hızla yarıştığı ve her sabah uyandığımızda çok farklı bir geleceğin bizi beklediğini görüyorum. Otuz yıl önce insanlar, SSCB diye bir ülkeden bahsederken ruh halleri garip olurdu zira SSCB demek siyah deri montlu komünistlerin tekdüze bir dünyada yaşadıkları, çalışmadıkları zaman Sibirya’ya sürgüne gönderildikleri bir yerdi. …
Arabadan inerken hissedilen serinlik bir an içimde acaba daha kalın bir şeyler mi giyseydim dememe sebep oldu. Ama sonra aklıma Boston havaalanında gördüğüm şortlu çocuk geldi. Dışarıda deli gibi kar varken sarı saçlı beyaz tenli çocuk ayağında sandalet üzerinde şort ile duruyordu. Yaşı 15 civarındaydı ve kardeşi olduğunu tahmin ettiğim …
Kabul etmek gerekir ki insanları hiç beklemediği anlarda şaşırtan gelişmeler veya olaylar, şoke edici olmamak kaydıyla, çok keyifli olmaktadır. Benim de hayatımda hoşuma giden süprizlerden bir tanesi bu keyiflerdir. Eyvah Eyvah 2 filmi de buna bir örnektir. Gerçekten büyük bir beklentimin olmadığı ama keyiflenmek istediğim bir akşamımda gülmek ve güzel …