Ahmet Anıl Dindar
Akademisyen, mühendis, araştırmacı, babacık, havacılık aşığı, programcı ve "a-m-a-t-ö-r" Bloguma http://ahmetanildindar.blogspot.com.tr/ adresinden erişebilirsiniz.
Akademisyen, mühendis, araştırmacı, babacık, havacılık aşığı, programcı ve "a-m-a-t-ö-r" Bloguma http://ahmetanildindar.blogspot.com.tr/ adresinden erişebilirsiniz.
İlgi alanları ile uzmanlık alanları aynı kapsamda olmayabilir. İşte bu yargıyı anlamak başlı başına bir devrimdir. Bir hocam aslında belirtmişti bunu; Belirttiklerin güzel konular Ahmet, ama benim programımda yapılacak işlerim var Keşke zamanında anlasaydım :( Kendini geliştirme süreci ile bir konuda uzman olma süreçleri de fark edebilir. Maalesef benim başıma …
İş modeli ifadesini MBA yaparken duymuştum ve açıkçası bana çok komik gelmişti. Zira bir iş yapılır veya yapılmaz diye düşünüyordum. Ama açıkçası bir yandan da şu düşünce vardı eminim bir iş yatırımının başarısından en önemli pay hedef kitlesini ve ihtiyaçlarını iyi tespit etmektir. Sanırım, esnaf çocuğu olunca insanın kanında olan …
1965 Elektronik hesap makineleri sistem geliştirilmesi 1966 Elektronik hesap makinelerinde ana blokların geliştirilmesi Köy konutlarında çatı araştırmaları Mümkün olduğu nisbette radyoaktif maddeler kullanarak Türkiye dudenlerinden dört tanesinin etüdü Türkiye tiftiklerinin kıymetlendirilmesi
Lise birinci sınıf sonunda hayatımın en önemli olaylarından birisini yaşadım, bir yaz Londra’da dil okulu eğitimi aldım. Benim için büyük bir olaydı zira ilk yurtdışı seyahatim olacaktı. Babamın öğüdünü hatırlıyorum; oralarda dikkat et, etrafı gözlemle, Türkiye’de olmayan şeyleri öğrenmeye çalış. Benim için çok yararı olmuştu geçirdiğim her anın. İlgimi çeken …
Sanırım 2005’deydi çalıştığım yerde ciddi bir çıkmaza girdiğim zamanlardı. Bir şekilde içimdeki istek yok olmaya yüz tutmuş ve kendime acımaya başlamıştım. Nedeni komiktir ki içinde bulunduğum ortamın son derece sıradan ve üretimsiz olmasıydı. İçimdeki coşkuyu dışarı vurduğumde aldığım tepkiler de kolumu kanadımı kırmıştı; sen daha çok gençsin, senin aklın ermez …
Kendimi bildim bileli içimde bir istek vardır, dünyayı gezmek ve yönetmek(!). İlkini gerçekleştirmek için yapılacak şey tabiki uluslararası bir firmada çalışmak ve bol bol seyahat etmektir. İkincisi için ise tarihte buna yeltenen insanların sonları pek hayırlı bitmediğinden devre dışı kalmaktadır. Şimdi elimizde seyahat etme isteği/zorunluluğu bulunuyorsa işler nasıl bir hal …
Gazete veya dergilerde tanınmış birileri hakkında yazılar gördüğümüzde ilk akla gelen hep “acaba öldü mü?” sorusu ouyor, değil mi? Aslında bu soru da yaşımız 30’lara geldiğinde ortaya çıkmaya başlar. Zira, artık zihnimizde bizim için örnek olan kişilerin haricinde bir yığın benzer insan bulunmaktadır, kiminin ismini bile bilmeyiz kiminin ise yüzünü. …
1990’larda internetin hayatımıza girmesiyle büyük değişiklikler olmaya başladı. Bilgiye erişimin hızlı ve sınırsız olması diye bir kavramla karşılaştık ama bilginin ne olması gerektiğini bilemiyorduk. Eminim bilgisayarın karşısına geçip şimdi nereye baksam diyen tek adam ben değildim :) Hatırladığım ilginç bir olay var, az önce televizyonda Arirang isimli Kore kanalını seyrederken …
Askerliğimin biteceği günlerde bana soruyorularda şimdi ne yapacaksın. Cevabım ironik ve bence bir o kadar da anlamlıydı; “Ve hayat” diyordum. Yıldız Kenter, kendi hayatını anlattığı tiyatro oyununda inanılmaz bir performans sergilemiş ve son sahnede perde kapandıktan sonra ne yapacağını bu iki kelime ile açıklamıştı. İronik ve anlamlı değil mi? Peki …
Samimiyet ile aldatmak arasındaki çizgi fark edilmeyecek kadar ince midir yoksa bazır bir şekilde görülebilir mi? Peki konukseverlik ile içten pazarlıklı olmak? Riyad’da maalesef bol miktarda yabancı var. Yabancıdan kastım entellektüel batılılar değil sefil güney asyalılar ve daha sefil güneydoğu asyalılar. Bu ülkede kas gücü gereken her işte bu insanlar …