Bavyera Seyahati 1: Füssen & Neuschwanstein & Hohenschwangau
23 Nisan 2012 haftası Pegasus’un uygun fiyatlı biletlerinden faydalanarak Almanya’nın Münih şehrine gitmeye karar vermemizle başladı herşey. Münih’e gidip 8 gün kalacağız diye düşünürken gezi araştırmalarımız bizi geniş çaplı bir Bavyera seyahatine sürükledi. Bavyera (Almancası: Bayern, Freistaat Bayern) Almanya’nın güneydoğusunda bulunan, yüz ölçümü bakımından Almanya’nın en büyük eyaleti ve başkenti Münih. Diğer önemli kentleri ise Augsburg, Nürnberg, Regensburg, Bamberg, Würzburg. Batıda Baden-Württemberg ve Hessen eyaletleri, kuzeyde Thüringen ve Sachsen eyaletleri, doğuda Çek Cumhuriyeti, güney ve güneybatıda Avusturya ile çevrili. 1948 Anayasası (Grundgesetz) ile Bavyera, Almanya’nın bir eyaleti olmuş. Gitmeden önce yaptığımız araştırmalar Münih civarında çok fazla gezilecek mekan ve görülecek doğa güzelliği olduğunu gösterdi. Biz de sadece Münih’de değil, civarda bulunan başka yerleşim merkezlerinde de konaklamaya karar verdik. Yazımın bu bölümünde seyahatemizin ilk iki gününü geçirdiğimiz Füssen şehrinden bahsedeceğim.
Füssen, Bavyera’nın güneyindeki Doğu Algoi ilinde Lech ırmağı kıyısında kurulmuş, Romantik Yol üzerinde bulunan ve 14.000 nüfuslu küçük bir şehir. Aynı zamanda Bavyera’nın en yüksekte olan şehri.
Hava Durumu: Alp dağlarının eteğinde olan Füssen şehrinde gittiğimiz gün bizi güneşli ama hafif serin bir hava karşıladı. Ertesi sabah, planladığımız turumuza başlamak için geç kalktığımızı düşünürken camdan dışarı baktığımızda lapa lapa yağan karın güzelliği karşısında şaşkın kaldık. “Yok canım! Nisan sonunda da kar mı yağarmış?” diye düşünmekten kendimizi alamadık. Sabah lapa lapa yağan karla başlayan günümüz, öğlen sağanak yağmurla devam etti. Hohenschwangau ve Alpsee’yi bir elimizde şemsiye diğer elimizde fotoğraf makinesiyle gezdik. Ardından Neuschwanstein şatosuna doğru tırmanırken yağış yerini rüzgarlı soğuk bir havaya bıraktı. Şato gezimiz bittikten sonra Füssen’e kadar yürüyerek yaptığımız doğa gezintimiz sırasında ise hava gayet günlük güneşlikti. Anlayacağınız bir gün içinde üç mevsim birden yaşadık :) Sabah karla başlayan günümüz, öğleden sonra sağanak yağmurla devam edip akşam üstü ise güneşli bir bahar gününe dönüştü. Alp dağlarının eteğinde eldiven bere ve atkıyla dolaşırken akşam üstü Schwansee etrafından dolaşarak dağlara tırmanırken terledik. Ve Füssen bizi güneşli bir bahar günüyle uğurladı.
Dil: Bavyeraca (Alm. Bairisch) adında bir Almanca lehçesi konuşuluyor. Herkesin de bildiği gibi Almanya’da yaşayan Türk nüfusu fazla olduğundan sokaklarda Türkçe konuşanlara rastlamanız yüksek ihtimal. Füssen gibi küçük bir yerde bile Türkler yaşamakta ve hatta yurdumuzun kahvehane kültürünü de internet kafe çatısı altında milletimiz oraya taşımış. Tabi ki kahvehane kelimesinin etimolojik anlamını (okuma evi) yansıtacak etkinlikler sürdürülüyor burada da, yurdumuzda da olduğu gibi :p
Konaklama: Her seyahatimizde olduğu gibi konaklama yerimizi booking.com’dan bulduk. Kriterlerimiz her zamankiyle aynıydı: İnternet bağlantısı olması, merkeze yakınlık, temizlik ve uygun fiyat. İnternet erişimi önemli çünkü her akşam ertesi günün planlarını yapabilmemiz için gerekli bilgilere ulaşabilmemiz lazım. Booking.com’un bize tavsiye ettiği konaklama yeri Reichenstraße 17, 87629 Füssen adresindeki Hotel Ludwigs idi. Otel şehir merkezindeki sadece yayalara açık olan sokağın üzerinde, yani konumu çok merkezi. Aynı zamanda gayet temiz ve sevimli. Şehir küçük olduğundan her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Otel Füssen Tren İstasyonuna 500 metre, Neuschwanstein Şatosu’na 4 km uzaklıkta.Tren saatinden 5 dk önce otelden çıkmanız yeterli :) Eğer yolunuz Füssen’e düşerse bu oteli kesinlikle tavsiye ederiz.
İletişim: Cep telefonumuzu kullandığımız için telefon kartları konusunda bilgi edinmedik, ama sanıyorum ki Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi orada da uluslararası görüşme yapabileceğiniz telefon kartları bulabilirsiniz. Turkcell’in yurtdışı paketleri sayesinde rahatça Türkiye ile iletişim kurabildik. Yakında her seyahatimizde reklamını yaptığımız için Turkcell’den bize gezi sponsoru olmasını isteyeceğiz :))
Ulaşım: Almanya’nın ulaşım sistemi son derece gelişmiş. Öyle ki adamlar işi çözmüş dedirtiyor size. DB Bahn Almanya’nın ulusal demiryolu şirketi, şirketin internet sitesinden rahatça ulaşımla ilgili bilgileri edinebilirsiniz. Biz uçakla Münih’e indikten sonra oradan S hattıyla Münih Hauptbahnhof’a (Münih Merkez Istasyonu’na) geldik. Ardından Füssen’e gitmek üzere Regional Bahn’a bindik. DB Bahn sayfasında nereden nereye gitmek istediğinizi belirttiğinizde size bütün seçenekleri sunuyor. Hangi perondan hangi hatta, saat kaçta bineceksiniz, kaç dakika yol gideceksiniz, hangi durakta kaçta ineceksiniz, peron değiştirirken kaç dakika yürüme mesafeniz var gibi detaylı bir şekilde bütün bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Ve bu bilgiler o kadar tutarlı ki yaptığınız planda hiçbir aksilik olmuyor. Veee işin başka güzel tarafı ise çok uygun fiyata ülke bile değiştirebileceğiniz 29 € ile 5 kişi bir gün boyunca dilediğiniz kadar toplu taşıma aracına binebiliyorsunuz. Bu biletin adı Bayern bileti.
Biz seyahatimiz boyunca bu kartı kullandık, 2 kişi olmamıza rağmen çok hesaplı oldu. Düşünün bir de 5 kişi olsaydık, acayip ucuza gelecekti. Konaklamalarımızı minimum bayern kart kullanacak şekilde planladık. İlk gün aldığımız Bayern kartla hem havaalanından ulaşımımızı hem de Füssen şehrine ulaşımımızı sağladık. Biliyorsunuz havaalanından şehire ulaşım epey pahalı oluyor zaten. Münih ile Füssen arası aktarmalar ve beklemeler dahil yaklaşık 3 saat sürüyor. Füssen’e vardığımızda Neuschwanstein Şatosu’na otobüs olduğunu öğrendik. Şehre vardığımız gün fizibilite çalışmaları için yürüyerek gezmeye karar verdik ve şatonun yakınındaki Schwangau kasabasına kadar yürüdük.Doğal güzellik o kadar cezbedici ki kendinizi kuş sesleriyle dolu ormanların, güzel köy evlerinin bulunduğu yaya yollarında yürürken buluveriyorsunuz. Bizi şaşırtan yürüdüğümüz yollarda çok az sayıda insan görmemizdi. Yaya yolunun yanında bisiklet yolu da bulunuyor. Yayalar ve bisikletliler için ayrı bir dünya yaratmışlar sanki. Her yol ayrımında tabela var. Tercih edeceğiniz yol nereye gidiyor, ne kadar mesafede ve kaç dakika yürüyeceksiniz. Bütün bu bilgiler o küçük tabelada mevcut. Bisikletliler için özel yollar var. İnsanın bisiklete binesi geliyor. Ertesi gün şatoya bisikletle mi gitsek diye düşünmeye başladık ama yağmurlu olacağını bildiğimiz için vazgeçtik. Keşfimizi yaptıktan sonra tekrar yürüyerek Füssen şehir merkezine geri döndük. Böylelikle seyahatlerimizin olmazsa olmazı olan günlük minimum 10 km olan yürüyüşlerimiz başlamış oldu :) Ertesi sabah yağan kar sebebiyle şatoya otobüsle gitmeye karar verdik, kişi başı 2 € ve yaklaşık 5 dk sürüyor. Şato gezimizi tamamladıktan sonra doğa güzelliğini iyice keşfedebilmek için, açan güneşin de etkisiyle, Schwansee etrafından Alp dağlarını tırmanarak yaklaşık 5 km mesafede olan Füssen’e ulaştık. Yol boyunca gördüğümüz insan sayısı 5’i geçmez. Bir de gölde gördüğümüz sayılı ördekler var tabi, yaşam belirtisi olarak. Aslında o yollarda tek başına olmak Türkiye’de korkutucu olabilir ancak Avrupa’da olduğunu bilince güven duygusu daha fazla oluyor sanırım. Füssen’den ayrılırken DB Bahn’dan edindiğimiz bilgiler yine bizi yanıltmadı, tren saatinden 5 dk önce otelden çıkmamız yeterli oldu ve tabi ki tren internette yazan saatte kalktı. Bu durum gezimizin ilerleyen günlerinde bizde farklı bir durum yarattı, yazımın diğer bölümlerinde paylaşacağım sizinle :)
Yeme-İçme:Füssen küçük bir yer olduğu için çok fazla restoran seçeneği yok açıkcası. Küçük sandviçler alabileceğiniz fırınlar ve mağazalar var. Akşam yemeği için yer ararken karşımıza bir Türk dönercisi çıktı ve ilk akşam yemeğimizi orada yemeye karar verdik. Sabah kahvaltımızı Netto marketin içindeki sandviçciden aldığımız sandviçlerle yaptık. Sandviçleri son derece lezzetli, farklı soslarla peynirli bir sandviçi bile çok farklı bir hale getirebiliyorlar.
Brezel diye tuzlu bir simitleri var, tadına bakmalısınız. Ve tabiiii ünlü biraları var. İlk akşam yemeğimizde farklı biralardan denedik ve Weißbier’ı “beyaz bira” beğendik. Zaten bu bira çeşidi oranın en meşhur birasıymış. İkinci gün akşam yemeğimizi şehrin biraz dışındaki McDonalds’da yedik ve Monopoly kampanyasından bir hamburger, bir içecek ve bir kurabiye kazandık :)) Gün içindeki atıştırmalarımızı da Netto marketten aldığımız abur cuburlarla sağladık.
Önemli Yerler:
Önemli yerlere geçmeden önce daha önemli bir unsur giriş biletleri :) Bayern eyaleti içinde bu problem için de güzel bir çözüm var. Resmi bir kurum oan Bavarian Saraylar Bölümü (Bavarian Palace Department) sezonluk ya da 14 günlük saray giriş bileti (Combination ticket “Königsschlösser”) çıkarmış. 2 kisi icin 14 gün boyunca geçerli bilet 40€ Bu biletle sarayları, kaleleri ve birçok önemli görülecek yerleri beleş geziyorsunuz :) Biz tahmini 2 kisi 100€ civarında giriş bileti parasından muaf kaldık.
- Schloß Neuschwanstein: Neuschwansteinstr. 20 (Füssen’den 73 or 78 numaralı otobüsle ulaşabilirsiniz), Açılış saatleri: Nisan – Eylül: Sabah 9 – Akşam 6, Ekim – Mart: Sabah 10 – Akşam 4. 24-25-31 Aralık, 1 Ocak ve Shrove Tuesday (belirli bir gün olmadığı için tarihi yazamadım, her yıl değişiyor, ama Şubat ayı içerisinde bir gün) günlerinde kapalıdır. Almanya kalelerinin annesi olarak bilinir.Bu peri masalı şatosu bütün dünyaca bilinir, Disneyland’in logosunda bulunan şatodur. Otobüsten indikten sonra şatoya faytonlarla ulaşabilirsiniz ya da 30 dakikalık bir yürüyüşle tepeye tırmanabilirsiniz.
Kalenin içinde fotoğraf çekimi birçok kale ve sarayda olduğu gibi yasak.
- Hohenschwangau: Alpseestrasse 12 (Füssen’den 73 or 78 numaralı otobüsle ulaşabilirsiniz), Açılış saatleri: Nisan – Eylül: Sabah 9 – Akşam 6, Ekim – Mart: Sabah 10 – Akşam 4. 24 Aralık’ta kapalı.Bu kale, Ludwig II’nin büyürken yaşadığı evdir. Bilet ofisi kale kapanışından yarım saat önce kapanmaktadır.
- Wieskirche: Steingaden yakınlarında Füssen’den 10 dakikalık otobüs mesafesindedir. UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan Rococo tarzıyla bezeli bir kilisedir. Günde iki otobüs kalkmaktadır, Füssen turist bürosundan saatlerini öğrenebilirsiniz.
- Falkenstein: Füssen’den kısa bir mesafede bulunan Pfronten yakınındaki kalıntı bir kaledir.
- Via Claudia: Füssen, Via Claudia caddesinin üzerinde bulunmakta ve bu cadde Donauwörth’dan Alplerin üzerinden Venedik’e kadar uzanan Eski Roma Yolu’ndadır. Bisikletle burayı gezebilirsiniz.
- Tegelberg: Kayak merkezi ama yazın teleferikle tepeye çıkabilir ve manzaranın tadını çıkartabilirsiniz.
- Lechfall: Şehrin içinden geçen nehrin üzerinde bulunan çok güzel bir suni şelaledir.
- Historische Altstadt: Füssen’in tarihi eski şehir merkezi gezilmeye değer. Çeşitli güzel binaların ve kiliselerin olduğu güzel sokaklar sizi etkileyecek.
Alpler’in Bavyera bölümü yüksekliği 1.000 m’yi geçen ormanlık tepelerden oluşuyor. Bu tepelerin arkasına dik sırtlar ve platolar (batıda Allgau Alpleri, doğuda Berchtesgaden Alpleri) yükseliyor. Bavyera Alpleri’nin en yüksek noktası Wetterstein Dağları’ndaki 2,962 m yükseklikte olan Zugspitze. Zugspitze aynı zamanda Federal Almanya’nın da en yüksek noktası. Buraya çıkmak için Alp dağlarının arasından geçen güzel bir tren yolculuğu yapabilirsiniz. Yılın bu zamanı tren seferi olmadığı için biz maalesef gidemedik. Sanırım Mayıs sonundan itibaren seferler düzenlenmeye başlıyor. Bavyera’da Aşağı Main Vadisi gibi bazı yerler dışında Orta Avrupa için sert sayılabilecek bir kara iklimi görülüyor.
Genelde yurtdışında yaptığımız harcamalarda kredi kartı kullanmayı tercih ediyoruz ancak Almanya bizi bu konuda zorladı. Seyahatimizin ilk bölümünde market alışverişleri de dahil olmak üzere nakit kullanmak zorunda kaldık. Füssen’in küçük bir yer olmasından kaynaklandığını düşündük, ancak gezimizin ilerleyen günlerinde de aynı durumla karşılaşınca Almanya’nın genelinde kredi kartı kullanımının yaygın olmadığını gördük.
Neuschwanstein şatosuna çıkan faytonların atları o kadar büyükler ki… Tabi o yokuşu çıkabilmek için mecburen büyük atlara ihtiyaçları var. Şatoyu ziyaret etmek için biletinizi almak için otobüsten indikten sonra 10 dk yürümeniz gerekiyor. Biletler randevu sistemli olarak satılıyor. Biletinizin üstünde saat kaçta içeri alınacağınız ve tur numaranızın kaç olduğu yazılı. Şatoyu sadece rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz. Ludwig II Bavyera’nın servetini yaptırdığı saraylara dökmüş. Peri masallarının kralı olarak anılmak istemiş ve bence amacına kesinlikle ulaşmış. Şatonun sadece 5 odası tamamlanabilmiş. Şatonun avlusunda giriş için beklerken arka tarafta çok güzel bir şelale gözümüze çarptı ve rehberli turumuz bittikten sonra şelaleye doğru yol almaya başladık.
Marienbrücke şelalenin üzerinde bulunan Ludwig II’nin yaptırdığı bir köprü. Kral köprüyü Schwangau vadisini ve Neuschwanstein şatosunu seyretmek için yaptırmış. Şato için tur saatimiz gelene kadar ise Hohenschwangau kalesini ve Alpsee gölünü gezdik. Kuş sesleri ve kendi sesinizden başka ses duymuyorsunuz, bir de tabi yağmur sesi :) , hatta paltolarımızdan çıkan hışırtı sesi sessizlik içinde bir süre sonra bizi rahatsız etmeye başladı.
Yazımın bir sonraki bölümünde Bavyera seyahatimize devam edeceğim, sevgilerle……
Bu yazı 5425 defa okundu
- Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti - 08/05/2015
- Herkül: Özgürlük Savaşçısı - 20/03/2015
- Cehennem Melekleri 3 - 11/03/2015
Bir yanıt yazın