Viyana Gezi Notları
Prag gezimizin öncesindeki birkaç gün de, Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Viyana’yı (Almanca: Wien) ziyaret ettik.
Viyana ülkenin 9 eyaletinden yüzölçümü bakımından en küçüğü ve yaklaşık 1.705.000 kişilik nüfusuyla ülkenin en kalabalık kenti. Çevre ilçeleriyle birlikte Viyana’da yaklaşık iki milyon insan yaşıyor ki bu da Avusturya nüfusunun yaklaşık dörtte biri kadar.
Yüzyıllar boyu Habsburg hanedanının yerleşim yeri olan Viyana, bu süre boyunca Avrupa’nın kültürel ve politik merkezlerinden biriymiş.
Kent Londra, New York ve Paris’ten sonra iki milyon nüfusuyla dünyanın en büyük dördüncü kentiyken, I. Dünya Savaşı sonrasında nüfusunun dörtte birini kaybetmiş. Hala Habsburg hanedanının izlerini taşıyan eski kent merkezi ve Schönbrunn Sarayı Avusturya devletinin başvurusu üzerine UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş. Viyana’nın sembolü olan Stefan Kilisesi ise şehrin merkezinde bulunuyor.
Hava Durumu:Viyana’da kışlar soğuk ve sıcaklık genellikle sıfırın altında. 60 günlük yaza karşı 70 gün kış ortalaması var ve Aralık’tan Mart’a kadar kar yağışı görülüyor. Biz oradayken sıcaklık ortalaması -5 civarındaydı. Tabi gittiğimiz zamanın Şubat ayı olduğunu düşünürsek, bu gayet normal bir durum. Yağış alan bir şehir olmasına rağmen, orada bulunduğumuz zaman zarfında herhangi bir yağışla karşılaşmadık. Prag gezimizi anlatan yazımda da belirttiğim gibi, Viyana’da da hava muhalefetinden dolayı sık sık sıcak mekanlarda mola verme ihtiyacı hissettik. Açık hava gezintilerimiz sırasında burnumuzu ve parmaklarımızın ucunu hissedemez hale geldik. Hele ki akşam gün battıktan sonra dışarıda uzun süre kalmak akıl karı değil. Tabi ki biz biraz kaçık olduğumuz ve gezme meraklısı olduğumuz için en erken otele dönüş saatimiz gece 11 civarıydı :) Yine de soğuk dolayısıyla her yeri gezemedik. Diğer seyahat performanslarımızla kıyaslayınca bunu daha net anlıyoruz. En akıllıca olanı, ortalama sıcaklığın 22°C-26°C olduğu yaz mevsiminde bu şehri ziyaret etmek.
Konaklama: Biz bütün seyahatlerimizde olduğu gibi Viyana’da da otel bulmak için booking.com’u tercih ettik. Bizim için öncelik, toplu taşımayla rahatça merkeze ulaşabileceğimiz ve uygun fiyatlı bir yerdi. Konaklama için Schiffamtsgasse 15, 02. Leopoldstadt, 1020 Viyana adresindeki Meininger Hotel Downtown Sissi’yi tercih ettik ve de çok memnun kaldık. Otelin tek dezavantajı sabah 10:00 da check-out yaptırıyorlar. Geç checkout (13:00) için ekstra kişi başı 3-5€ istiyorlar. Odalar gayet geniş ve kullanışlıydı, yemek salonunun yanında ortak kullanım alanı olan bir mutfak vardı. Biz kahvaltımızı kendi aldığımız malzemelerle orada yaptık. İhtiyacınız olan bütün mutfak araç-gereçleri mevcut, buzdolabı bile var :) Akşamları sıcak birşeyler içmek için de bu alanı kullandık. Otelde kahvaltı mevcut, isteyenler tercih edebilir. Ayrıca yemek salonunun bir bölümünde evinizin salonundaymış havası uyandıran çok rahat koltuklar var, akşam gezi dönüşleri orada yayılarak bir sonraki günün gezi planlarını yaptık :) Biz oteli 2 günlük satın almıştık, üçüncü gün de orada kalmak istedik ancak yer bulamadık. Bu yüzden 1 geceliğine başka bir otel aramak zorunda kaldık. Oradan da Prag’a geçmeyi planlıyorduk. Viyana’daki ikinci adresimiz de Alser Strasse Metro İstasyonu’ndan sadece 200 metre uzaklıktaki Hotel Geblergasse’ydi. Viyana’nın Hernals bölgesinde sakin bir konumda yer alan otel, sade döşenmiş büyük odalara sahip. Uygun fiyata otelin açık büfe kahvaltısından da yararlanabilirsiniz. Biz kahvaltıdan gayet memnun kaldık.
Dil:Viyana’daki resmi dil Almanca. Ancak orada yaşayan o kadar fazla Türk varki sokaklarda, mağazalarda kulağınıza Türkçe konuşmalar gelebilir. Belvedere Müzesi’nde, bir pastanede ve araba kiralama firmasında çalışan Türklerle karşılaştık. Müzede çalışan görevli kadın, Türkçe’yi unutmamak için kitap okuduğunu söyledi ve pratik yapmak için bizimle Türkçe konuştu :) Pastanede çalışan genç kadın ise bizimle sıkıntılarını paylaştı ve bize Prag’a gitme konusunda yardımcı olmaya çalıştı.
İletişim: Cep telefonumuzu kullandığımız için telefon kartları konusunda bilgi edinmedik, ama sanıyorum ki Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi orada da uluslararası görüşme yapabileceğiniz telefon kartları bulabilirsiniz. Turkcell’in yurtdışı paketleri sayesinde rahatça Türkiye ile iletişim kurabildik. İletişim başlığı altında internet erişiminden de bahsetmek gerekli sanırım. Otellerin yüzde doksanında internet erişimde ortak alanlarda yani lobide ücretsiz. Eğer odanızda internet erişimi isterseniz ücret ödemek zorundasınız ve ücreti uygun değil. (saati 3€ civarı) Hotel Geblergasse’de odalarda kablolu internet erişimi ücretsizdi, wi-fi ise sadece lobide ücretsizdi. Yine de odada kablolu internet erişimi sağlamaları güzel bir özellik. Çünkü dediğim gibi çoğu yerde odada internet erişimi ücrete tâbi.
Ulaşım:Viyana’nın uluslararası Schwechat Havaalanı şehir merkezinden 20 km uzaklıkta ve şehir merkezine her 20 dakikada bir (05:00-23:30) kalkan otobüsle veya S-Bahn treniyle ulaşılabilir. Şehiriçi ulaşımda sıklıkla kullanılan S-Bahn adındaki trenler var. Şehirde çok güzel bir tramvay hattı var ve bu hatla şehrin heryerine rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi gelişmiş bir metro ağı da mevcut. Otobüs ulaşımı da var ama biz metro, tramvay ve S-Bahn’ları tercih ettik. Üç günlük ulaşım kartı satın aldık ve istediğimiz kadar toplu taşımadan faydalandık. Üşüdüğümüz anlarda tramvaylara ve metroya sığındık :) Şehri tramvayla gezmek ayrı bir zevk veriyor insana. Biletinizi ilk kullanırken okutmanız gerekiyor. Sonrasında okutmanız şart değil. Ani kontroller sırasında başınıza bir aksilik gelmesini istemiyorsanız, kurallara uygun olarak davranın ve biletinizi alın.
Yeme – İçme: İlk akşam epeyce dolaşıp yemek için uygun bir yer aradık ama baktığımız menülerden pek birşey anlayamadığımız ve iyice acıktığımız için işimizi şansa bırakmayıp Mc Donalds’ı tercih ettik. İlerleyen saatlerde ise Fizikçi arkadaşımız Erhan’ın yoğun isteği üzerine Cafe Einstein’ı bulup kahvemizi orada yudumladık. Garsonlardan İngilizce menü istediğinizde arka cebinden ipad’i çıkartıp önünüze sanal menü koyduğu kafenin yemeklerinin de güzel göründüğünü düşünüp başka bir akşam yemeğimizi burada yemeye karar verdik. Viyana deyince akla ilk olarak şinitzel geldiği için ikinci akşam yemeğimizi şinitzelleri ile çok ünlü olan bir aile restoranında yemeye karar verdik: Figlmüller; (Wollzeile 5 veya Bäcker Street 6) Stephansplatz’a çok yakın bir yer. Porsiyonlar o kadar büyük ki bir şinitzeli 2 kişi paylaşabilirsiniz. Şinitzelin yanında değişik soslu patates salatasından tatmanızı tavsiye ederiz. Karar verdiğimiz üzre son akşam yemeğimizi de Einstein Cafe’de yedik ve son derece memnun kaldık. Einstein’a ilgi duyanlar buradan bira bardağı satın alabilir. Arkadaşımın övdüğü Sacher tatlısını denemek için bir akşam kahvemizi içmek üzere Hotel Sacher’ı tercih ettik. Önünden en az 5 kere geçmemize rağmen mekanı bulmamız biraz güç oldu :) Hotel Sacher, Viyana Devlet Operası karşısında “Sacher Torte” isimli tatlısıyla tanınmış, turistlerin ve sanatcıların uğrak mekânı. Ancak biz tatlısını çok da şahane bulmadık, dışı çikolata kaplı basit bir kek. Ama herkesin tavsiye ettiği tatlıyı yedik mi? Yedik :p Tabi soğuk kış gezilerimizin biricik ortağı kahve kültürümüz bu gezi boyunca da sürdü. Yolumuzun üzerindeki çeşitli mekanlarda, Mc Cafe gibi, kahve molası verdik. Standart olarak, yine sıcak bir kahve içemedik. Öğle yemeklerini hazırladığımız sandviçler ve marketten aldığımız bisküvilerle geçiştirdik.
Önemli Mekanlar:
Schönbrunn Sarayı: “Viyana’nın Versailles’i” da denilen köşkte 1400’den fazla oda ve birçok büyük bahçe bulunmakta. Hofburg’daki görkemli apartmanlara tur yapmaktansa, şehrin batısındaki bu muhteşem sarayı mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. İçerde aynı zamanda “Coach and Carriage Museum” adında bir müze de var. Bu saraya ait parkta piknik yapabilirsiniz. Sarayın bahçesindeki değişik şekillerde biçilmiş ağaçları görünce şaşıracaksınız. Saray bahçesinin tepesindeki yapıya (Gloriette) çıkıp içerdeki kafede mola verip tepeden sarayın etkileyici görüntüsünü seyredebilirsiniz. Bu yapının arkasında halka açık bir havuz var. Saray o kadar büyük ki kadraja sığdırmak için zor anlar yaşayacaksınız. Ayrıca saray bahçesinin içinde büyük bir hayvanat bahçesi de mevcut.
Hofburg Sarayı (İmparatorluk Sarayı/Cumhurbaşkanlık Köşkü): 1918’e kadar Habsburg Hanedanlığına ait bir saray olan Hofburg bugünlerde büyük bir müze haline getirilmiş.
Belvedere Sarayı: Bahçeleriyle ve sanat gelerileriyle Viyana’nın en çekici yerlerinden biri. Önündeki havuzla birlikte fotoğraflarda çok güzel çıkan bu sarayın bahçesine giriş ücretsiz. İnsanlar o soğukta koşu ve yürüyüş yapmak için saray bahçesini tercih etmişlerdi. Biz fotoğraflarda gördüğümüz o muhteşem görüntü için giriş ücreti ödeyip içeri girdik ve sanat galerisini gezdik. Ancak daha sonra anladık ki ücret ödemeden de sadece bahçesini gezebilirmişiz. Sanattan çok fazla anlamadığımız için galeri bizi çok etkilemedi, ancak sarayın görkemli bir salonunu görünce verdiğimiz paraya değdi sanırım :)
Rathausplatz: Bu meydanda Şubat ayında düzenlenen buz bateni etkinlikleri bulunuyordu. Genci yaşlısı, çoluk çocuk herkes ayağına patenlerini takmış kayıyordu. Biz de deneyelim dedik ama ilk geceden cesaret edemedik. Gerekli cesaret daha sonraki günlerde de gelmedi maalesef :) Meydanda buz pateni etkinlikleri dolayısıyla sıcak içecek ve yiyecek satan bir sürü sokak satıcısı var. Soğuk kış gününde dileğidiğiniz çeşitteki punch’ınızı alıp içinizi ısıtabilirsiniz. Punch, sıcak içkili değişik bir içecek. Tercihen kremalı ya da meyve likörlü olabilir. Denemenizi tavsiye ederiz. Bu meydandaki görkemli yapı, geceleyin ışıklandırmasıyla daha da görkemli hale geliyor.
Aziz Stephan Katedrali: Şehrin mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerinden biri. İnanılmaz güzel Gotik mimarisi ile herkesi büyüleyen bir yapı. Ancak tepesine çıkmanız çok da bir anlam ifade etmeyebilir. Biz çıktık ama değmedi. Daracık merdivenlerden dakikalarca tırmanıyorsunuz ama sonuçta o kadar şahane bir manzara yok. Paris’te, Roma’da, Prag’da ya da Floransa’da gördüğünüz manzaralarla kıyaslanamaz. Ancak dışarıdan bakıldığında çok heybetli bir yapı.
Staatsoper (Opera Binası): Çoğu insana göre dünya operasının merkezi ve bizce de görülmeye değer bir yapı. Belli saatlerde farklı dillerde düzenlenen turlarla opera binasını gezebilir ve hakkında bilgi edinebilirsiniz. Bence ilgileniyorsanız kesinlikle rehberli tura katılmalısınız. O kadar tatlı bir rehberimiz vardı ki çok keyif aldığımız bir etkinlik oldu. Akşam sergilenecek opera için yapılan sahne arkası hazırlıkları da görme şansımız oldu. Bir sanatçı olarak o sahnenin ihtişamı beni ayrıca heyecanlandırdı.
Karl’s Kirche: Barok tarzda bir kilise ve isterseniz panaromik şehir görüntüsü için tepesine çıkabilirsiniz.
Prater: Dönme dolabın (Giant Ferris Wheel) bulunduğu dinlenme ve eğlence alanı. Bizim gittiğimiz tarihte açık olmadığı için göremedik :(
Museum of National History (Naturhistorisches Museum): O kadar büyük bir müze ki gezmek epeyce vaktinizi alıyor. Gerçek boyutlarında yapılmış birçok hayvan maketi var. Ayrıca müzenin bir bölümünde ziyaretçiler için çeşitli oyunlar mevcut. Bu oyunlarla o kadar eğlendik ki… Kesinlikle gitmenizi tavsiye ediyoruz.
Vienna Card ile birçok mekana indirimli (%10-30 civarı) girebilir ve toplu taşımadan sınırsızca faydalanabilirsiniz. 72 saat geçerli olan kartın bedeli kişi başına 18.5 €. Havaalanından bu kartı temin edebilirsiniz. İlk kullanım anından sonra kartınız aktif olacak ve 72 saatlik kullanım hakkınız başlayacaktır. Ayrıca otellerden de bu kartı satın alabilirsiniz.
Viyana sanatsal etkinlikleriyle çok güzel bir şehir ve çok fazla müzeye ev sahipliği yapıyor. Sokakta dolaşıp turistlere opera bileti satmaya çalışan tipler var, ancak ne derece güvenilirler bilemiyoruz. Çünkü çok pahalı olan opera biletlerini yarı fiyatından daha ucuza sattıklarını iddia ediyorlar. Eğer müze gezmeye meraklıysanız ve sanatsal faaliyetlere katılacak parasal gücünüz varsa bu şehirde 1 haftayı, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan geçirebilirsiniz. Biz elimizden geldiğince, bütçemiz ve hava şartları elverdiğince :) gezip görmeye çalıştık. Umarım siz de bu güzel Avrupa şehrini görme fırsatı yakalarsınız.
Bu yazı 8575 defa okundu
- Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti - 08/05/2015
- Herkül: Özgürlük Savaşçısı - 20/03/2015
- Cehennem Melekleri 3 - 11/03/2015
Bir yanıt yazın