Boşluklara İlerleyelim…
Bir kaç sene önceydi eşimle beraber Kadıköy’den deniz otobüsüne binecektik. Terminalde bekleyen insanların koşturma içine girmeden gemiye binmeleri eşimin dikkatini çekmişti ve yorumu çok manalıydı; “herkese yer olduğundan kimse birbirini itip acele etmiyor, ne güzel”.
Bu ifade uzun zamandır aklımdadır. Acaba günlük hayatımızdaki bir çok zorluk insan kalabalıklığından dolayı mı oluşmaktadır.
Hatırlarım da oldukça eskiden belediye otobüsüne binmek istediğinizde insanlar ön kapının etrafında bir anda doluşur ve yaka paça bir mücadele ile içeri girmeye çalışırlardı.
Sanırım zamanla kültürümüz biraz daha gelişti ve “sanki” biraz daha medeni bir şekilde insanca kuyruğa girme, ilk gelenin hizmeti önce alması gibi bir mantık bize uygun gelmeye başladı.
Bu sabah otobüs durağında bana yol veren beyefendi aslında otobüste herkese yer olduğunu görmüş ve kibarca gülümseyerek bana yol vermişti. Ben de gülümseyerek karşılığını verdim. İlginçtir ki aynı kişinin metrobüs durağındaki telaşı ve kalabalığın içindeki çabası son derece tezattı. Demek ki aslında günlük bir çok dert gerçekte bir “kaygı”dan kaynaklanıyor.
İnsanlar tabiki kaygı duyarlar hayatlarında ama acaba bu kaygılar onların Dr. Jekyll’dan Mr. Hyde’a dönmeleri için haklı bir sebep midir? Bu sanırım üzerinde durulması gereken ciddi bir sorudur.
Geçen yıl yaşadığım iş tecrübeleri ve bu sabah yaşadığım aynı kişi-iki farklı davranışı düşünürken geldiğim nokta kişinin kendine güveni ve o güvenin oluştuğu kazanımların önemli bir etken olduğudur. Başarıyı tatmamış veya başarı kazanacak çalışmaları takvimine koymamış kişilerin duyduğu boşluk ve dolayısıyla da huzursuzluk tabiki farklı davranışlar sergilemeleri için yeterlidir. Hatta bu konuda bir adım ileri gidip insanın ataletinin toplumda bir algıya dönüşmesi ve “status quo“culuğun oluşması gerçekte içinde bulunduğumuz mikro ve makro ölçekte toplumsal sorunların cevabıdır.
Çevremizdeki “statu quo”cuların bir gün azalması dileğim her zaman vardır :)
Rekabet güzeldir.
Bu yazı 1333 defa okundu
- Hoca Ne Düşünüyor? - 29/08/2014
- Türkiye’deki Yükseköğretimin Evrimi - 22/08/2014
- Ders Vermek… - 01/08/2014
Bir yanıt yazın