Bilim Kurgu Hastasıyım
Yav nedir benim bu çektiğim bilim kurgu dizilerinden. İlk Galactica’nın 1974 yapımı dizisi ile başladı ve bir kaç bölümden sonra kesildi. Sonraları Kara Şimşek, Hava Kurdu gibi hafif bilim kurgular olduysa da benim kriterlerime uymadığı için önem kazanmadılar ama Kara Şimşeğin hayatımızdaki yeri büyüktür demek yalan olmaz.
Sonra Atlantisten Gelen Adam ile Dallas’ın Bobi’si yeni bir kişilik kazandı beyinlerimizde ama oda benim bilim kurgu kriterlerime uymuyordu. Sırf yokluktan seyrettik. Çok zor yıllardı onlar çok…
Star Trek ise hiç bende bir ilgi uyandırmış dizi olarak yer etmedi. Zaten Turist Ömer’de işin içine girince hepten soğuttu olaydan. İzleyecek bir şey kalmazsa oturup izlerim de onunda yenisi var eskisi var nerden başlıycaz bilemiyorum.
Allien, Predator ve ikisinin karışımı tarzı yapımlarda artık kabak tadı vermeye başladı. Al birini vur ötekine, yesinler birbirlerini banane yav. Tabii ki Sigourney Weaver’ın bizde bıraktığı bazı izler vardır ama o zamanlar çok gençtim!
Stargate SG-1, Stargate Atlantis, Stargate Universe ise vazgeçilmezlerim arasında ama bittimi bitiyor. Hele SGU’nun kesilmesi ise SyFy kanalı için “lan bu herifler hiç seyircinin nabzını tutmuyor ha” dedirtiyor. Tabii ki eski hocamız Mac Gyver var ise her türlü diziyi seyrederim. Zaten 10 sene süren SG-1 ile bu adamın yaşlanmasını seyretmek çok enteresan oluyor.
Galactica’nın yeni sürümü ile Starbuck’ın dişi olmasını bile hazmettik (zaten efemine bir elemandı) ve bir de tabii ki Number 6. Açıklanmayan bir iki konu olsa da hikaye olarak başlayıp bitiyor. 1974 sürümü ile alakasız olması fakat hikayelerde az benzerlikler olması ise neşe verici.
Star Wars ise en son digital remastering’den sonra tadı kaçtı. Arkadaşım Han Solo Greedo’yu vurmasaydı da kendimi vurulsaydı, tabii ki silahını çekip vuracak ilk olarak.
Tabii arada Farscape, Eureka, FireFly gibi yapımlar zamanı doldurdu ve doyurucu diziler de, başlayıp bitiyor en azından, ortasında kanalın kararı ile bitmiyor Eureka hariç.
Birde bu aralar seyrettiğimiz Fringe ve Chuck. Zaten başka birşey de kalmadı ha bir de Supernatural var ama o bilim kurgu değil fakat seyrediyoruz. Birde sırf SG-1’den Amanda Carter var diye Sanctuary seyrediyoruz. Gerçi Sanctuary bilim kurgu ötesi biraz fantastik bir yapım, genede tatmin edici.
Birde Brezilya dizisi tarzında seyrettiğimiz Big Bang Theory var. Bilim kurgu değil ama en azından elemanların hepsi doktora yapmış Howard Wolowitz dışında. Komedi dizisi tabii ki.
Neye elimizi atsak ya bitiyor yada kanal kararı ile yapımı durduruluyor. Şöyle doğru dürüst bir bilim kurgu yok TV’de. Bence insanlığın acilen bir bilim kurgu dizisine ihtiyacı var. Ama öyle eski yapıtların yenisi filan değil, harbiden sıfırdan başlayacak.
Valla kafamız atarsa Muhteşem Yüzyıl ve Kurtlar Vadisi’ne sarıcaz eşimle birlikte ama bunun sonu ne olur bilemiyorum.
Benim bir bilim kurgu dizisinden beklentilerim var. Bir bilim kurgu dizisinin benim tarafımdan seyredilebilmesi için,
- Uzayda geçecek ve Dünya’ya gidiş gelişler olacak, Uzak galaksilerde takılıp kalınabilir ama Dünya ile en azından telefon bağlantısı olması lazım.
- Paralel evrenler işlenmeli.
- Zaman makinesi olabilir ama çok önemli değil. Zaten zaman makinesi işin içine giripte yazarlar bunu yazacak kapasitede değilse diziyi takip etmesi zorlaşıyor.
- Üstün savaş niteliklerine sahip uzay gemisi olmalı. Uzay gemisi yoksa en azından uçan araba veya akıllı evler olmalı.
- Kahramanımıza yakışan en azından iki karşı cins olmalı. Bir tanesi muhakkak yaratık olmalı yada en azından genlerinde bir iki vahşi yaratık geni olmalı.
- Dizinin kötü karakteri gene genlerinde yaratık olan yada toptan (kafası araba ezmiş domuza, kolları örümcek, vücudu arıya benzeyen) ilginç bir mahlukat olmalı. Böyle suratına bakınca meymemenetsiz olduğu anlaşılan, her türlü kötülüğün bekleneceği bir yaratık istiyorum. Kahramanımıza aşk besleyen “yaratık genli” ikinci karşı cinsin babası da olabilir mesela.
- Lazer silahı veya kılıcı yada çakısı da şart. Bayıltma modlu olması daha da iyi.
- Hoca diyebileceğimiz ermiş ve bilge bir karakter de şart. Başka bir gezegenden gelen bu yaratık her boku bilen, savaş sanatlarında usta, politika ve siyasetten anlayan, yeri geldimi ortama akıp rakı sofrasında ud çalan, yeri geldimi gezegenler birliği toplantılarını yöneten, her eve lazım, bir karakter olmalı. Zaten hikayeyi toplayan ve izleyicinin her sorusuna cevap veren de genelde bunlar oluyor.
- Hoca karakterinin kötü tarafa geçmesi veya geçtim numarası yapması da diziye ayrı bir baharat ekler. Hoca ile öğrencisinin son dövüş sahnesi ise böyle Matrix ile Crouching Tiger tadında Bruce Lee, Chuck Norris, Jet Lee, Jackie Chan tarzı Kung Fu filmlerini aratmayacak nitelikte olmalı. Dövüş sahnesi muhakkak davul solo eşliğinde olmalı.
- Çömez kahramanımızın “ulan ben iyimiyim yoksa harbi kötümüyüm” gibi karakter bocalamalarında rüyasına girerek doğru yolu gösterecek bir güç de olmalı. Seyircinin bu gücün Hoca karakteri mi yoksa hepten değişik bir şey mi olduğu hakkında yorumlar yapmasına neden olmalı.
- En azından iki büyük seyirci yanlış anlaması olmalı. İyi karakterin kötü çıkması, planların tersine dönmesi, hocanın aslında kötülerin başı olması falan gibi.
- Robotlar, mikro boyutlardan tutunda Number 6’e kadar her türlü ebatta ve görüntüde olması lazım. İyisi olur, kötüsü olur, gay olan olur, yardımcı olur farketmez. Firmware güncelleme şart, USB, seri ve paralel (filmin bütçesi az ise) bağlantılarında olması elzem. Kendi imha mekanizması, aniden kötüye dönme, pili bitme, virüs kapma, kendini tamir etme gibi bilumum özelliklere sahip olması da iyi olur.
- Bilgisayar sistemleri özel donanımlar halinde her köşe başında olmalı, herkes onu kullanmalı. Kötü karakter bilgisayar sistemi de çıkabilir. Yoketmek için yarı organik virüs gerekebilir.
- Dizinin bir bilim insanı takımı olmalı. Bunlar hem iyi tarafa malzeme yaparlar hemde parasız kalırlarsa kötü tarafa da satış yapabilirler. Kötü tarafa yaptıkları satışlardan kazandıkları parayı ulvi amaçlar için harcıyorlarsa (örneğin yaşlılar evi kapanmasın, en berbat silahı icat etmek için enerji kaynağına para ihtiyacı vs) daha da iyi. Bunların da kendi içlerinde iyisi, kötüsü, robotu, yaratığı olabilir. İçlerinden bir tanesi her zaman çok bilmiş, kendini beğenmiş bir o kadar da aldığı maaşı hak eden lider bir karakter olmalı.
- Bilim insanı takımındaki bu lider karakterin, hikayenin kahramanının göz koyduğu karşı cinsle çok fena bir aşk ilişkisi olmalı. Kahraman bunu bilmemeli, sonradan öğrenip yıkılsa bile bu ilişkinin aslında başka bir dümeni ortaya çıkartmak için olduğunu öğrenip rahatlamalı.
- Dizi de geçen olayların gerçek fizik kurallarına uyması da önemli. Yanlız uzaydaki savaş sahneleri hariç. Bu yüzden dizinin yapımı sırasında gerçek bilim insanları ile çalışmak şart.
- Moleküler transportasyon (bildiğin ışınlanma), wormhole falan gibi çok uzak yerlere zart diye gidebilmek için bir teknoloji olmalı. Artık icat mı edersiniz yoksa yan gezegendeki elemanlardan mı çalarsınız yoksa Mısır’da kazı sırasında mı ortaya çıkar bilemiyorum. Çatalhöyük de olabilir bak yada Sümerlerden kalma bir şey mesela.
- Klonlama da olması lazım, tabii ki hafıza transferi olmadan klonlamanın bir yararı yok. Özellikle kahramanın sevdiği karşı cinsin klonları iyi oluyor. Yanlış klonlamadan dolayı eciş bücüş olan klonların ise toplanacağı bir gezegen de olmalı. Bunlar sonradan isyan çıkartabilir ama dikkatli olmak lazım.
- Din unsuru olmadan da olmaz. Dizi de belli kişilerin belli inanç sistemlerine mensup olması, arada bir toplanıp ayin yapmaları şart. Dinsiz gavurlar da olaya bir renk katabilir.
- Dizi başlayıp bitmeli. Hikaye önceden sonuna kadar yazılmalı, orta yerinde seyirciyi afedersiniz **t gibi bırakmamalı. Yani sonunda olan bize oluyor. Tam kaptırıyoruz hikayeye zart diye ortasında kesiyorlar diziyi.
İşte böyle sevgili okuyucu. Bir bilim kurgu hastası olarak benim diyeceklerim bunlar. Sizin tavsiye edebileceğiniz bilim kurgu dizileri var mı?
Bu yazı 1141 defa okundu
- Peynir Yapımında Süt - 10/09/2014
- Peynir Yapım Ekipmanı - 03/09/2014
- Salamura - 27/08/2014
Bir yanıt yazın