NBA’de Yeni Sezon
NBA’de Ekim’de başlaması gereken normal sezon, takım yöneticileri ile oyuncuların anlaşamamasından ötürü ertelendi. Uzun süren pazarlıklar ve tartışmaların ardından son olarak 26 Kasım’da anlaşma sağlanınca liglerin 25 Aralık’ta başlayacağı duyuruldu.
Süperaktif spor şubesi olarak yeni sezon öncesi lokavt, ligde olacak değişiklikler, takımlar arası dengeler ve doğal olarak da transferleri masaya yatırdık.
Öncelikle lokavt nedir? Neden yapılır? bunları biraz açıklayalım.
Sözlük anlamıyla “toplu iş durdurma” anlamına gelen lokavt, NBA’de yapılınca oyuncuların maçlara çıkmama kararı olarak tanımlanabilir. NBA, profesyonel bir basketbol ligi olduğu için aktif oyuncuların kendilerine ait bir sendikaları var ve kendilerini en iyi temsil edecek olan kişileri takım sahipleri ile toplu sözleşme imzalamak için seçiyorlar. Son toplu sözleşmeye göre (2006) elde edilen toplam gelirin 57%’si oyuncu maaşları için kalan 43% de takım sahiplerinin oluyordu.
Bu sene yenilenmesi gereken sözleşmede, takım sahipleri bu sözleşmenin ağır olduğunu, 30 takımın 22’sinin seneyi zararla kapattığını ve 50 – 50 bir paylaşımın daha adil olacağını ilettiler. Ayrıca uzun süreli sözleşmelerin kısaltılması, maç başına para ödenecek sözleşmeler ve son olarak da soft olarak uygulanan salary cap’ı (maaş sınırı), hard cap olarak sınırlamak gibi talepleri oldu.
Oyuncular kendi paylarından 54.3%’e kadar indirim yapabileceklerini ancak talep edilen diğer konuların kesinlikle tartışılmayacak konular olduğunu ilettiler ve görüşmeler sert tartışmalar neticesinde tıkandı. Oyuncuların sözleşmeleri 15 Kasım – 15 Nisan arasında geçerli olduğu için Kasım ayının ortalarına kadar yüksek direnç gösteren oyuncular, 5 aylık lokavt sonunda sözleşmeyi imzalamak için anlaştılar.
Yeni toplu sözleşmenin tüm detaylarıyla imzalanması 1-2 haftayı bulabilir ancak takım sahiplerinin taleplerinden en çok hard cap özelliğini savunuyorum. Her ne kadar oyuncular yanaşmasa da ligin kalitesi ve izlenebilirliği açısından önemli bir madde.
NBA’de heyecanın düşmemesi takımların gitgide dengesizleşmemesi için bazı kurallar vardır. Mesela her sene başında yapılan NCAA ya da dünyanın çeşitli yerlerinde oynayan oyuncuların katıldığı draftta bir önceki sene playoff’lara girememiş 14 takım kendi aralarında ağırlıklı bir kuraya tabi tutulurlar. Bu kuradan çıkan ilk 3 takım diğer takımlara göre öncelikli oyuncu seçme hakkı elde ederler. Bu durum tabiri caizse en kötü takımın en iyi oyuncuyu alarak kulübün kariyerini (franchise) bu oyuncu üzerine kurmasına yardımcı olacak bir düzenlemedir. Draft edilen oyuncular sözleşme imzaladıktan sonra 3 sene belirlenen oranlarda minimum maaş alırlar ve bir takıma transfer olmaları yasaktır.
Salary cap (maaş sınırı) da ligin kalitesini korumak amaçlı hazırlanmış başka bir kuraldır. Herhangi bir takım oyuncularına yıllık toplam $58M’dan fazla maaş ödeyemez. Bu durum, finansal olarak iyi durumdaki takımların bütün yıldız oyuncuları bir araya toplamasını ve ligin tadını kaçırmasını engellemek içindir. Ancak salary cap esnek tutulduğunda (soft) güçlü kulüpler “parasıyla değil mi kardeşim” diyerek salary cap’ı cezasını ödemek koşuluyla esnetip kadrolarını genişletebiliyorlar (Ör: Lakers’ın geçen seneki maaş gideri $58M+~$30M maaşlar+ ~$20M ceza).
Gelelim yeni sezona. Standart bir NBA sezonu 82 maçtan oluşuyor. Ancak sezon Ekim’de başlayamadığı için 66 maç olarak kısaltıldı ve tabi ki transfer sezonu 24 Şubat’ta biteceği için transfer görüşmeleri de tam gaz başladı.
En büyük atak uzun zamandır averaj takımı olarak görülen Los Angeles Clippers’dan geldi. Takım, Blake Griffin gibi bir pota altı canavarını beslemek için ligin en iyi 1 numaralarından Chris Paul’ü kadrosuna kattı. Kaan Kural’ın tahminiyle maç başına 3.5 alley-oop yapacak olan bu ikili ve LA Clippers playoff’larda karşılarına çıkacak takımları fazlasıyla zorlayacak. Bu transferin haricinde Chaunsey Billups ve deneyimli forvet Caron Butler’da takıma ekstra katkı sağlamaya aday diğer oyuncular.
Son şampiyon Dallas, Lamar Odom ve Vince Carter ile kadrosunu güçlendirirken Los Angeles’in daha meşhur takımı Lakers, Dwight Howard ve Chris Paul takas tekliflerinin kabul edilmemesinin üzerine şimdilik sakin gözüküyor.
Tony Parker ve Tim Duncan’lı San Antonio Spurs’de mevcut kadroyu koruyor. Enes Kanter’i draft eden Utah Jazz takımında Mehmet Okur ile birlikte bu sene bir ilk olarak iki Türk oyuncuyu aynı takımda göreceğiz.
Batıda durum bu şekilde gözükürken, Doğu’da dev transferler henüz olmadıysa da yoğun bir trafik yaşandığı kesin. Dwight Howard değişiklik zamanı gelmiş olabileceğini söyledi ancak Orlando kendisini bırakmayacağını açıkladı. Gilbert Arenas ile de sözleşme yenilemeyecek gibi gözüken Orlando sıkı bir takas ya da boştaki iyi oyunculardan birisini (free agent) transfer düşüncesi içerisinde olabilir.
Atlanta, iki sezondur turşu kıvamında olan Tracy McGrady’yi ve yanına da Radmanovic’i alarak kadrosuna biraz derinlik kattı. Geçen senenin finalisti Miami, Bibby’nin ayrılması ve Ilgauskas’ın basketbolu bırakmasının sonrasında sadece Eddy Curry’yi kadrosuna kattı.
Ömer Aşık’lı Chicago Richard Hamilton’u alarak nokta atış bir transfer yaptı. Semih’in takımı Cleveland Kyrie Irving draftıyla geçen sene kırdıkları üstüste maç kaybetme rekorunun aksine bu sene biraz daha heyecanlı bir takım olabilir. Ersan’ın dönme ihtimali ne durumda bilmiyorum ancak eğer dönerse takımı bu sene Stephen Jackson ile daha güçlenmiş bulabilir.
Boston, Shaq’ın basketbolu bırakmasından oluşan boşluğu 3 oyuncu gönderip 7 oyuncu alarak gidermeye çalışmış. Bunun haricinde Knicks de, Carmelo Anthony ve Amar’e Stoudemire’ın yanına Tyson Chandler ve Mike Bibby’ı alarak eksiklerini giderme yoluna gitmiş gözüküyor.
Tabi ki lig başlamadan ya da başladıktan sonra da transferler devam edecektir ve buna göre takımlar ve dengeler daha da oturacaktır. Bu sene kısa olacağı için yaşlı statüsündeki takımlar (Spurs, Boston vb.) playoff’lara çok yıpranmış girmeyebilirler. Onun haricinde şu anki haliyle batıda Mavericks, Clippers ve Lakers zirveyi zorlayacak gibi gözüküyor. Doğuda Chicago, Heat ve Knicks en büyük zirve adaylarım.
Toparlamak gerekirse bu sene kısa ancak sıkı bir sene olacak gibi gözüküyor. Türkiye’de yayın hakları kimde olacak henüz belli değil. Türk oyuncuların arasında performansını en çok merak ettiğim kesinlikle Enes Kanter olacak. Hidayet, Ömer, Semih, Ersan, Mehmet ve Enes’e başarılar, siz bu yazıyı buraya kadar okuyan sabırlı okuyuculara da keyifli seyirler diliyorum.
Bu yazı 1098 defa okundu
- Hasdal’dan Mektubum Var - 19/12/2013
- Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları - 13/12/2013
- Ofiste Sıcak Saatler - 19/04/2013
Bir yanıt yazın